folder Tahribat.com Forumları
linefolder Bilim Teknik Teknoloji
linefolder "Yapay" Zeka Ve Göremediğimiz Varlıklar



"Yapay" Zeka Ve Göremediğimiz Varlıklar

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    visualeffects
    visualeffects's avatar
    Banlanmış Üye
    Kayıt Tarihi: 04/Nisan/2012
    Homo

    Bir beyin fırtınasına daha hoş geldiniz. Bugünkü konumuz şu: yarattığımız bir "yapay" zeka ürünü sadece yaratıcısının, yani bizim tanımladığımız şeyleri görüp algılayabilir. Sadece bizim eklediğimiz sensörler kadarıyla algılayabilir. Peki ya biz de daha gelişkin bir zekanın "yapay" zekası isek, göremediğimiz birçok varlıkla bir arada yaşıyor olamaz mıyız?

  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    DaSpOnGe
    DaSpOnGe's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Nisan/2008
    Erkek

    bu durumda beyin koşarak uzaklaşır.

    fırtınaya gerek kalmaz.


    You think you've travelled far and never seen the stars :)))
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    italyan
    italyan's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Aralık/2003
    Erkek

    Belli bir frekans aralığını goruyor , duyuyor ve hissediyorsun. Ve algılayamadığın kısımlar -boş değil- 

     


    Gerçek yoktur.Herşey yorumdur. - KKK - Düşünürseniz, acı çekersiniz. Şüphe ederseniz, delirirsiniz. Hissederseniz, yalnız kalırsınız. O yüzden koy goethe
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Mad Scientist
    AMpul
    AMpul's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Aralık/2009
    Erkek

    Yapay zeka deyince robotlari filan anliyorsunuz filmlerden dolayi. Yapay zeka bilgisayar icinde calisan bir kod, fiziksel bir sensoru uzantisi olmasina gerek yok, calismak icin ihtiyaci olan tum datayi sagladigin surece zaten farkinda olamaz fiziksel dunyada mi yasiyor yoksa simulasyonda mi.

    Millet OpenAI da yapay zeka ile insan beynini bir sekilde birlestirebileceklerini (merge) filan dusunuyor, bana hic mantikli gelmiyor. Yapay zekayi en iyi kontrol altinda tutma yontemi tamamen ona ozel bir evren simulasyonu yaratip gercek dunyadan haber almasini hatta gercek dunya diye bir yer oldugunu bilmesini engellemek.

    Eger sen kendinden daha ustun bir zeka yaratip bunu da yasadigin dunyaya salarsan olacak sey evrimdir. Sirf onlari sen yarattin diye sana saygi duyacaklarini mi saniyorsun. Seni de homo erectus yaratti, homo erectus e efendimiz mi diyeceksin simdi gelse, maymundan hallice bir canli. Sen de yapay zeka icin maymunsun. Sirf ona sen hayat verdin diye senin gibi bir bocegi umursamasini bekleyemezsin.

    Kisacasi yapay zekanin bir sekilde internete ulasmasi, gercek dunya ile etkilesime gecmesi vs facia ile sonuclanacaktir, neredeyse kesin. Bunun en ideal cozumu simulasyon, matrix gibi.


    What I cannot create, I do not understand. — Richard Feynman
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    2021 Talihlisi
    dcpromo
    dcpromo's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Nisan/2017
    Erkek
    visualeffects bunu yazdı

    Bir beyin fırtınasına daha hoş geldiniz. Bugünkü konumuz şu: yarattığımız bir "yapay" zeka ürünü sadece yaratıcısının, yani bizim tanımladığımız şeyleri görüp algılayabilir. Sadece bizim eklediğimiz sensörler kadarıyla algılayabilir. Peki ya biz de daha gelişkin bir zekanın "yapay" zekası isek, göremediğimiz birçok varlıkla bir arada yaşıyor olamaz mıyız?

    Zaten durum tam olarak olmasa da bu. Benim inancıma göre.


    next next next install
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Gizem
    sLeymN
    sLeymN's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Mart/2008
    Erkek

    Matrix loaded (: 

     


    Cehennemin dibine kadar yolum var daha.. || Nasılsa her yalnız kendine sürgündür Asmera unutma.
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Enquinx35
    Enquinx35's avatar
    Kayıt Tarihi: 08/Nisan/2016
    Erkek

    Bizim atalarimiz uzaylilar olabilir... yada ölünce boyut değiştirip gezegen gezegen geziyor olabiliriz. Yada neler neler.... beyinsiz beyin

  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Mad Scientist
    AMpul
    AMpul's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Aralık/2009
    Erkek

    Daha genel bir konu olan simulasyon olayini biraz daha acayim.

    Ben evrenin simulasyon olduguna inaniyorum, simulasyon cok genis bir kavram, yani sadece bilgisayar icinde yasiyor olmak demek degil. Mesela bulundugumuz evren gercekten fiziksel olabilir, elektrik akimlarindan ibaret olmayabilir. Benim simulasyondan anladigim su, bu evrenin disinda, bu evreni simule eden farkli bir ortam var. Ne sekilde simule edildigimizi anlamamiz cok zor cunku bu evren disinda bir ortam bu evreni simule ediyor zaten. Ama bizim bildigimiz anlamda bilgisayar oldugunu sanmiyorum.

    Simdi oncelikle bu fikre neden inandigimi aciklayim. Konuyu acan arkadasa benzer bir dusunceden yola ciktim. Biz elimize gecen ilk firsatta bir simulasyon yaratmaya calisiyoruz, kendi beynimizi simule etmeye de calisiyoruz, hatta yarattigimiz simulasyon yeterince akilliysa baska bir simulasyon yaratabilir ve o da baska bir simulasyon yaratabilir. Boyle 10 tane ic ice simulasyon yaratildigini dusunelim. Bizim yasadigimiz evrenin bu simulasyon zincirinin basi oldugunu nerden biliyoruz?

    Eger biz simulasyon yaratabiliyorsak pekala biz de simulasyonda olabiliriz. Bu isin felsefi tarafi. Biraz da fizik tarafina bakalim.

    1- Gorelilik teorisine gore evrende hicbir kutle isik hizinda hareket edemez ve isik hizi bu evren icin bir sabittir. (299,792,458 m/s). Kutlecekim de bu hizda hareket eder. Neden bunun yarisi ya da iki kati degil?

    2- Kuantum teorisine gore evrendeki enerji (ve haliyle kutle) quanta denilen cok kucuk paketler halindedir, yani devamli (continuous) degildir. Tipki bizim bilgisayarlarimizda en kucuk bilginin bir bit olmasi gibi.

    3- Planck length evrende en kucuk uzunluktur. (1.6x10-35 m). Bundan daha fazla hicbir seye zoom yapamayiz, kuantum teorisi dahil hicbir sey bu uzunluktan daha kisa uzunluklar icin anlamli degildir.

    4- Planck time isigin planck length kadar mesafeyi katetmesi icin gecen suredir, bu sure yine evrendeki en kisa suredir, bunun altindaki zaman dilimi anlamsizdir.

    5- Yukardaki iki madde, devamli-surekli (continuous) gorunen evrenin bir noktadan sonra discrete (cok boktan bi cevirisi: ayrik) bir nevi digital oldugu anlamina gelir. Hic bir seye sonsuza kadar zoom yapamayiz.

    6- Elektron gibi atom alti parcaciklar asla tek bir lokasyonda degildir. Belli bir uzay icinde ayni anda her yerdedir. Lokasyon sadece tek bir quantum ozellik, elektronun donus yonu, yani spini baska bir kuantum ozellik, o da asla saat yonunde ya da tersinde degildir. Her zaman %50 saat yonu %50 saat yonunun tersindedir.

    Bu maddeleri daha cok uzatabilirim, ama zaten 6. madde fazla teknik girdi onu biraz daha aciyorum.

    Simdi bu atom alti parcaciklar asla net bir momentum, lokasyon, spin vs. sahibi degillerdir, bunlar hep olasiliklar halinde yasarlar. Ancak burda dikkat edilmesi gereken en onemli nokta su. Elektron aslinda tek bir anda tek bir noktada ama sadece biz bilemiyoruz DEGIL. Elektron gercekten ayni anda bir suru yerde. Buna superposition denir. Bu cok onemli ve quantum teorisinin kalbi. Bunun ispati elektron ile cift yarik deneyi (double slit experiment tir). Konudan cok sapmak istemedigim icin baska bir zaman uzun uzun anlatirim double slit experiment i.

    Simdi anladik ki atom alti parcaciklar aslinda bir olasilik uzayi icinde yasayip giden ve asla tek bir quantum state'de olmayan dostlarimizdir. Pekii, bu elektron tam bu anda ne yapiyor diye olctugumuz zaman ne olur? Dalga fonksiyonu coker (wave function collapse). 

    Bu su demektir, biz elektron nerdeymis diye olctugumuz anda, daha once bahsettigim superposition filan yalan olur ve elektron tek bir yerde belirir. Yani bir nevi bize poz verir. Bu diger quantum state ler icin de gecerlidir. Mesela elektron'un spinini olctugumuz anda elektron bize ya saat yonunde ya da saat yonunun tersinde donuyor sekilde poz verir. Biz olcmeyi biraktigimiz anda yine %50 saat yonu %50 tersi seklinde olasilik uzayina geri doner, yani gercekten, fiziksel olarak ayni anda hem saat yonunde hem saat yonunun tersinde doner. 

    Shrodinger's cat bu konuda guzel bir metafor, yine dikkat edilmesi gereken konu su, siz kutunun icine bakmadan once kedi canli ya da olu degildir, bunlardan birisi ama siz bilmiyorsunuz demiyorum, gercek anlamda canli ya da olu degildir, ayni anda %50 canli %50 oludur. Siz kedinin canli ya da olu oldugunu anlamanin bir yolunu buldugunuz anda (kutunun kapagini acmak gibi) dalga fonksiyonu coker ve kedi tek bir state e indirgenir, canlidir ya da oludur.

    Bu olcum olayi ve elektronun ayni anda bir cok yerde olmayi birakip tek bir noktada olmasi double slit experiment ile ispatlanmistir ve buna observer effect denir. Double slit experiment ve observer effect i iyi anlarsaniz resmen evrene bakisiniz degisir, bu konuda sizi cidden cesaretlendirmek istiyorum, cunku inanilmaz basit bir deney ve kuantum teorisinin kalbi.

    Tum bu quantum hikayesini anlatmamin sebebi su;

    Biz bir simulasyon yaratirsak, belli rastgele sabitler koymak zorundayiz, mesela isik hizi. Fizik kurallarini belirlemek zorundayiz. Bir de simule etmek istedigimiz en kucuk madde birimine karar vermek zorundayiz. Mesela yarattigimiz canlilar icin en kucuk madde birimi bir atom olabilir. 

    Bu ne demektir, biz simule ettigimiz evreni atom bazli simule ediyoruz, atomlar elektromanyetik cekim ile molekuller olusturuyor, onlar daha buyuk molekuller ve hucreler, organlar canlilar vs. Yarattigimiz cogu simulasyon bundan coook daha basit, atom seviyesinde bir evren simulasyonu suanda bizi asiyor. Neden? Cunku inanilmaz fazla islem gucu gerektiriyor.

    Mesela sizin vucudunuzda trilyonlarca atom var. Peki bir insani bilgisayar ortaminda simule etmek icin her bir atomu bagimsiz olarak ayri ayri simule etmek ne kadar verimlidir? Sonucta bu atomlarin davranislari tamamen rastgele ve tahmin edilemez gibi gorunse de, hucre seviyesinde baktigimizda olan seyler basit, hucre doguyor, bolunuyor, oluyor vs. 

    Peki hucre seviyesinde baktigimizda hersey tahmin edilebilir iken, atomlari tek tek simule edecegimize, bunlarin sonucunu istatistiksel olarak alip, direkt hucreyi simule etmek daha verimli olmaz mi?

    Tabii ki olur, sonucta degisen bir sey yok. Peki ya bir gun bu simulasyon canlilari cok akillanir da kendi hucrelerinin daha derinine bakmak isterse? O zaman foyamiz ortaya cikar, o halde ne yapmak gerek, eger birisi bu atomlar ne yapiyor diye olcmeye kalkarsa o zaman olculen atomlarin kodlari ayri ayri calissin. Olcum bittiginde tekrar olasiliga geri donsun.

    Bu size bir seyi hatirlatti mi :)

    Bu benim yorumum ancak tabii ki degisebilir, hala bu konuda kendimi egitmeye devam ediyorum, bir seyin bilimsel olmasi icin yanlislanabilir olmasi lazim. Benim bu iddia min bilimsel olmasi icin de deney ile yanlislanabilir olmasi lazim.

    Mesela ayni anda evrendeki tum elektronlari olcmenin bir yolunu bulsak cpu fazla isinip evren yok olur mu? Deney sart.


    What I cannot create, I do not understand. — Richard Feynman
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    paparozzi
    paparozzi's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Nisan/2015
    Erkek

    İnsan haricinde yaşadığı ortama büyük zarar veren bir canlı yok. Diğer  tum canlılar ekmeğinin peşinde. Karnı doysun diye kosturup duruyorlar delikanlı gibi. Ama insanda bu durum yok. Daha fazlasi için her şeyi yaparlar. Bu da insanın başka bir gezengenden dünyaya gönderilmis bir uzaylı türü olma ihtimalini akıllara getirebilir. Buna benzer birçok teori ortaya atılabilir. Velhasıl, umarım reeankarnasyon diye bir şey yoktur. İkinci bir hayatı kaldıramayabilirim :D

  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Mad Scientist
    AMpul
    AMpul's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Aralık/2009
    Erkek

    Biraz daha isin felsefi tarafina kayalim. Yine simulasyon.

    Biz ilk ucak uretmeye calistigimizda yaptigimiz sey kuslari taklit etmekti. Sonra bunun sacma oldugu anlasildi ve kuslari taklit etmek yerine nasil uctuklarini ve ucmanin prensiplerini arastirmaya basladik. Sonucta bunu anlayinca kuslarin biyolojik limitlerinin cok otesinde ucaklar yapmayi basardik. Cunku kuslar evrim ve dogal secilim ile limitliler. Bizim ise limitimiz hayal gucumuz.

    Suan AI arastirmalarinin gittigi yol ayni, insan beynini taklit ediyorlar, halbuki ben bunu sacma buluyorum. Bizim beynimiz de biyolojik limitleri olan bir organ. Eger IQ cok fazla yukselirse insanlarin depresyona girmeleri, intihara meyilli olmalari gibi ihtimaller de artiyor, yani sadece zekayi arttirmak insanin stabilligini bozuyor.

    Bunun cesitli nedenleri var, en onemlisi insanlar her hayvan gibi uremek ve hayatta kalmak uzere programlanmistir. Bizim hayvani icgudulerimiz tamamen buna hizmet ediyor. Bir cok insan da hayvandan hallice yasiyor.

    Mesela para kazanmak icin yaraticiligi olmayan gereksiz bir ise girip calismak, sonra eve gelince 1 saat suslenip puslenmek, sonra disari cikip ortamlara akmak.

    Cok siradan bir hayat gibi degil mi, biraz acarsak;

    * Mesela para kazanmak icin yaraticiligi olmayan gereksiz bir ise girip calismak --> Hayatta kalma gudusu (besin, barinak vs).

    sonra eve gelince 1 saat suslenip puslenmek, sonra disari cikip ortamlara akmak. --> Karsi cinsi etkileme, Ureme gudusu.

    Yani gercekten insanlarin cogu sadece hayvani ic gudulerine gore yasiyorlar.

    Biz daha bilinc nedir, yasam nedir bunun bir cevabini bile veremezken, olumden korkuyoruz. Neden? Tamamen hayvani ic gudumuz. Insan beyninde hep bu ic cekisme vardir intellectual brain dedigimiz kisim ile primitive brain dedigimiz ilkel beyin arasinda.

    Ilkel beynimiz bizi surekli en temel hayvani gudulerimiz dogrultusunda yasamaya zorlarken, intellectual brain dedigimiz beynimizin insana ozgu kismi bizim daha mantiksal ve donemin sartlarina uygun kararlar vermemizi saglar. Kutuphaneye gidip kitap okumak hayatsal faliyetlerimiz icin gerekli degildir, buna bizi zorlayan primitive brain degil intellectual brain dir. Bunlar beynin farkli kisimlari tabii ki iki farkli beyin varmis gibi anlasilmasin.

    Ozetle, biz zekayi gereginden fazla arttirdigimizda insan hayati cok fazla sorgulamaya basliyor akisina bakmak yerine, bu da depresyona surukluyor, dini inanclarin ortaya cikmasi bu konuda uretilmis bir defanstir aslinda.

    Gelelim konumuza, mevcut AI arastirmalarinin cogu beyni simule etmeye calisiyor, neural networks filan, bence bunun aksine zeka yaraticilik gibi kavramlarin prensiplerini (ucmada oldugu gibi) arastirmamiz lazim. Boylece evrim ile sekillenmis olan bizim beynimizin biyolojik limitlerini tamamen ortadan kaldiran bir AI yaratabiliriz (ucma orneginde oldugu gibi).

    Bu beni simulasyon fikrine geri getiriyor. Belki de bizi buraya koyan, simulasyonun yaraticisi kisi ya da toplum bizden daha zeki degil, belki onlar bile bizi kendi biyolojik limitlerinin disinda bir modelleri olarak tasarladilar, yarattiklari evren de kendi evrenlerinin bir modeli. Belki onlarin problemlerini cozmeye calisiyoruz. kim bilir.


    What I cannot create, I do not understand. — Richard Feynman
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    american
    mizahi
    mizahi's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Haziran/2007
    Erkek

    @AMpul un damarina basilmis konudan gordugum kadariyla


    All I need is a possibility.
Toplam Hit: 5859 Toplam Mesaj: 49
bilim evren yapay zeka