Lozan Antlaşmasının Gizli Maddeleri
-
Murat Bardakçı'nın 25 temmuz 2012 tarihli yazısı
İŞTE LOZAN'IN GİZLİ MADDELERİ
Dün, Lozan Anlaşması'nın imzalanmasının 89. yıldönümüydü. Bu yıldönümü vesilesi ile size bu anlaşmanın gizli tutulan, dolayısı ile
bilinmeyen bir başka özelliğinden bahsedeyim... Lozan'ın, üzerinde 'çok gizli' yazan 21 maddelik bir ek protokolü vardır ve 24 Nisan 1923
günü imzalanmış olan anlaşmanın asıl maddeleri, işte bu bölümdedir! Herkesin bildiği yayınlanmış maddelerin hükmünün sadece yüz
seneliğine, yani geçici olduğu ifade edilir. Son maddede de anlaşmanın asıl hükümlerinin, imzalanmasının 100. yıldönümünde, yani 24
Nisan 2023'te yürürlüğe gireceği vurgulanır.
GİZLİ PROTOKOL(!)
Bendeniz, anlaşmaya taraf olan bir Avrupa ülkesinin devlet kasasında muhafaza edilen bu gizli protokolü, yani Lozan'ın bilinmeyen
maddelerini bundan senelerce önce çok güçlü bir dostumun vasıtası ile okuyup notlar alma bahtiyarlığına erişmiş nâdir kişilerden biriyim.
Ama, yıllardır muhafaza ettiğim bu tarihî sır zamanla bana son derece ağır gelmeye başladı, taşıyamaz oldum ve bir başlangıç olarak, bazı
maddeleri sizlerle paylaşmaya karar verdim... Bu kararı almamın ardında hem tarihe ve gerçeklere hizmet arzusu, hem de bir gazeteci
sıfatıyla Lozan'ın aslını yayınlama önceliğine sahip bulunma hissi vardı...
İşte, Lozan Anlaşması'nın gizli maddelerinden bazıları:
MADDE 2: Türkiye, Boğazlar üzerindeki hâkimiyetinden 24 Nisan 2023'ü 25 Nisan 2023'e bağlayan geceyarısı tamamen vazgeçecek ve
bölge, anlaşmada imzası bulunan diğer devletlerin hâkimiyeti altına girecektir.
MADDE 7: Türkiye 24 Nisan 2023 tarihi itibariyle bütün yeraltı servetlerini ve doğal kaynaklarını kullanma hakkından feragat edecek, bu hak
anlaşmada imza sahibi olan diğer memleketlerin olacaktır. İş bu maddeye ormanlar, madenler ve bütün enerji kaynakları da istisnasız
dahildir.
MADDE 9: Türkiye, Fener Patrikhanesi'nin ekümenik olduğunu kabul edecektir. Patrikhane 24 Nisan 2023'ten itibaren milletlerarası hükmî
şahsiyete sahip olacak, Aya Yorgi Kilisesi merkez kabul edilerek 25 kilometre çapında ve Ayasofya'yı da içine alacak olan arazi bedelsiz
olarak Patrikhane'ye devrolunacak ve burada daha sonra kurulacak olan Vatikan benzeri yeni devlet, geçmişin Bizans'ının hatırasını ihyâ
edecektir.
MADDE 10: Ayasofya yeniden kilise hâline getirilecek ve Yeni Bizans Devleti'ne ait olacaktır.
MADDE 13:Hristiyan dünyasının organize edeceği her türlü misyonerlik faaliyeti serbest bırakılacak, Türkiye din değiştirmek isteyen
vatandaşlarına her türlü desteği verecektir.
MADDE 17: Bu anlaşmanın imzalanmasından önce yürürlükte bulunan ama Türkler'in 1919 ile 1922 seneleri arasında sürdürdükleri silâhlı
başkaldırı yüzünden uygulama imkânı kalmayan Sevr Anlaşması'nın bazı maddeleri de yine 24 Nisan 2023'ten başlamak üzere hayata
geçirilecek; öncelik Ermenistan, Lâzistan ve Kürdistan projelerine verilecektir.
MADDE 21: İşbu anlaşma 24 Temmuz 1923 günü Lozan Palas Oteli'nin kömürlüğünde Türkiye Hariciye Vekili İsmet ile İstanbul'daki İngiliz
Yüksek Komiseri Sir Horace George Montagu Rumbold tarafından gizli olarak imzalanmıştır.YOKSA İNANDINIZ MI?
Lozan'ın nasıl kan ve gözyaşı ile dolu senelerin ardından ve hangi şartlar altında imzalandığını düşünmeyi bir türlü akıl edemeyip yıllardan
bu yana "Lozan'ı zafer falan zannetmeyin, apaçık bir yenilgidir", "Bağımsızlık belgesi falan değil, Türkiye'yi ele geçirme planıdır",
"İmzalanmasının üzerinden hele bir asır geçsin, bilmem nemizi işte o zaman göreceğiz" diye geveleyenler var ya... Aslı astarı olmayan
hayâlî bir gizli protokolün maddeleri imişçesine yukarıda yazdığım maddeleri bu zavallıların verdiği ilhamla uydurdum... Ama uydurduklarım
da birşey mi? Bunlar "Lozan zafer değil, hezimettir" diye geveleyenlerin daldıkları rüyada saçmaladıklarının ve etraflarını sarmış birkaç
zavallıyı da ikna ettikleri palavralarının yanında zemzemle yıkanmış gibi kalır! -
Hocam okudum okudum içimden sövdüm sövdüm sinirlendim sonuna geldiğmde yüzümde bi gülümseme oluştu . Ve sinirim geçti :D
-
ulan bi ara " vay amk dedim.. " sonra güldüm geçtim :W
-
bende sizlerle aynı duyguları paylaştığım için buraya yazmak istedim. Etrafımda çokça duyduğum bir efsane hakkında araştırma yaparken buldum bu yazıyı :)
-
Düzenleme: Kimse sonuna kadar okumamış herhalde, sonunda kurmaca olduğu yazıyor
GusFring tarafından 30/Oca/13 11:06 tarihinde düzenlenmiştir -
ne demek istediğin tam anlaşılmıyor kuytul :) anlam eksikliği var.
Şimdi sen bu lozan'ın gizli anlaşmalarına inanıyor musun? yoksa daşşak mı geçiyosun :) -
okurken şunu dedim: HASİKTİR.
yüzümün alldığı şekli görmeniz lazım müridler. rahatladım yahu, bardakçı, tam dayaklık adamsın vesselam.
-
Komurluk iyidi.
-
Aslı astarı olmayan
hayâlî bir gizli protokolün maddeleri imişçesine yukarıda yazdığım maddeleri bu zavallıların verdiği ilhamla uydurdum -
tek kelimeyle güzel..
-
Daha ilk yazılan maddeden hepsinin palavra olduğu sonucu zaten çıkıyor. Neden mi?
İkinci dünya savaşına kadar İstanbul ve Boğazlar, zaten NATO benzeri Avrupa askerlerinden oluşan bir birlik tarafından korunuyordu. Türk askerlerinin bu bölgeye yaklaşması dahi yasaktı. Ancak, ikinci dünya savaşı başında çıkan Alman tehlikesini fırsat bilen o zamanki Türk hükümeti, "Olası bir Alman saldırısında burayı elinizde tutamazsınız" gerekçesi ile bölgenin Türk askerine bırakılmasını talep etti. Avrupa Devletleri de aldıkları ortak karar ile "aralarındaki herhangi bir devletin itirazı olmadığı müddetçe bölge Türk Askeri himayesine bırakılmıştır" hükmü kondu.
Bu yüzdendir ki Türkiye Boğazlarından geçen gemilerden geçiş bedeli alamaz.
Bunları bilmesek dahi, yazıdaki "çok güçlü dostlarım vasıtasıyla" gibi komik bir tabir kullanmasından palavra olduğu anlaşılabiliyor. Söylediğine göre de antlaşma, imzalanan devletin kasasında duruyormuş. Antlaşma İsviçre'de yapıldı, o "çok güçlü dost" İsviçre kasasına mı erişebilmiş? Size de komik gelmiyor mu :) Bunları yazan kişi gerçek olduğunu iddia etse bile insanın gözüne çok şey batıyor.