folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Lozan Antlaşmasının Gizli Maddeleri



Lozan Antlaşmasının Gizli Maddeleri

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    AnaMuhalefet
    AnaMuhalefet's avatar
    Kayıt Tarihi: 12/Kasım/2007
    Erkek
    kuytul bunu yazdı

    oo baya yazan olmuş :)

    arkadaşlar bu yazıyı öncelikle tamamen okumadan yorum yapanlara güldüm baya :)))

    amaç şudur ki milllyetçi ve ülkücü(geçinen) arkadaşların kulaktan kulağa hükümete çamur atmak için söylentilerinin ne kadar saçma olduğunu

    araştırırken bu yazıyı buldum ve ben de son paragraftan önce suratım asıldı kaşlarım çatıldı savaşmadan olmaz gibi düşünceler,oha tepkileri

    veriyordum ki son paragrafta rahatladım. Bu komplo teorisi gerçek dahi olsa bağımsızlığımız için hangi hükümet hangi yasa olursa olsun zaten

    savaşırız, kaçarı yoktur. Yani ülke satılıyor falan hikaye bunlar. Bunu göstermek istedim. Teşekkür ederim ilgilenenlere :) Muhteşem yüzyıl dışındaki

    tarihe yöneldiysek bi nebze kardır :)

    "Muhteşem Yüzyıl dışındaki tarih" derken moda olan kavram karmaşasına uymuşsunuz zannedersem. Bu cümleyle Muhteşem Yüzyıl bir tarih eseri gibi algılanıyor. Oysa "Muhteşem Yüzyıl" tarihin bir parçası değil.

    Bu kadar ciddiye alınıp, her gösterdiklerinin doğru zannedileceğini dizi ekibi bile tahmin etmemiştir. Muhteşem yüzyıl sadece bir dizi o kadar, tarih belgeseli ya da kaynağı değil; esinlenme var, geçmişteki gerçekleri birebir doğru şekilde gösteriyoruz iddiası da yok.

     

     


    Bir işi: " BİLMEYEN " ELEŞTİRİR, " AZ BİLEN " AKIL VERİR, " YAPAMAYAN " ÇAMUR ATAR, " BİLEN " YAPAR.
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    opensource2009
    opensource2009's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Aralık/2008
    Erkek

    Şuna inanan varsa yazık gerçekten.

    Edit : Yazının götü başı ayrı oynuyormuş.

    opensource2009 tarafından 30/Oca/13 23:22 tarihinde düzenlenmiştir
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Dentist
    Dentist's avatar
    Kayıt Tarihi: 09/Ocak/2009
    Erkek
    RaNGeR bunu yazdı
    The_Cure bunu yazdı


    Bana kaynak gösterir misin?

    Hocam bir belge buldum ama sizi ne kadar tatmin eder bilemiyorum. Gerçi buraya hemen pat diye soracağınıza siz de arasaydınız aynı şeyi görecektiniz. Nedense bu forumda bir bilgi vereni çürütebilmek için çaba harcayan bir kesim var.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Bo%C4%9Fazlar_Sorunu

    Bu siteden alıntıdır.

    Lozan Antlaşması

    Ana madde: Lozan Antlaşması

    İngilizler, işgal altındaki İstanbul’da çaresiz kalan son Osmanlı padişahı Mehmet Vahdettin’e Anlaşmayı imzalatmışlarsa da, Ankara’da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Misak-ı Milli sınırlarını çizmiş ve Sevr’i tanımadığını bütün dünyaya ilan etmiştir. Daha sonra Kurtuluş Savaşından başarıyla çıkan genç Türkiye Cumhuriyeti, hiç uygulanmayan Sevr’in yerine Lozan anlaşmasını, Sevr’den sadece 3 yıl sonra, imzalamayı başarmıştır. Lozan Anlaşması’nın 23. Maddesi gereği; bu Sözleşmenin; Lozan Anlaşması içerisindeymiş gibi kabul edileceği hükme bağlanmıştır. Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni Lozan Anlaşması’na taraf olmamış olan Rusya ve Bulgaristan da imzalamışlardır. Lozan’ın eki olan Boğazlar Sözleşmesi şu maddelerle özetlenebilir:

    1. Ticaret Gemileri ve uçakları barış zamanında Türk Boğazlarından geçiş serbestisine sahiptirler;
    2. Savaş gemileri ve uçakları barış zamanında Boğazlardan geçiş serbestisine sahiptir; ancak Karadeniz yönüne geçişte savaş gemileri için sınırlama vardır.
    3. Savaş zamanı: Türkiye, Muharip değilse tarafsızlık haklarını geçişi engelleyecek şekilde kullanamaz; Türkiye Muharip ise; tarafsız devletlerin ticaret gemileri düşmana yardım götürmüyorlarsa geçebilirler; savaştığı devletin gemilerine karşı Türkiye, her türlü hakkını kullanabilir.
    4. Boğazlar çevresinde belirli bölgeler askerden arındırılmıştır.
    5. Antlaşmanın öngördüğü düzene uyulmasını başkanının Türk olduğu bir komisyon denetleyecektir.

    Lozan Türk Boğazları ve yakın çevresinde Türkiye’nin egemenlik hakkını önemli ölçüde sınırlamaktaydı. Boğazlar Bölgesi askerden arındırılmakla bu bölgenin nasıl savunulacağı sorusu cevapsız kalmıştı. Dolayısıyla ortada hem Karadeniz’in güvenliği açısından; hem de Türkiye’nin güvenliği açısından önemli bir sorun vardı. Bu sorun, ancak Montrö Sözleşmesi ile çözülebilmiştir.

    Koyu renkle belirttiğim kısım dediğimi ispatlar niteliktedir. "Askerden arındırılması"nın anlamı, Türk Askeri'nin bölgeye girişinin "yasak" olduğu anlamına gelmektedir. Bir sonraki maddede de görüldüğü üzere "başkanının Türk olduğu bir komisyon" tabiri geçiyor ki bunun güvenliğini de Avrupa'dan seçilmiş askeri birlikler sağlamaktaydı.

    Soru sormadan önce araştırırsanız daha uygun olur sanıyorum. Saygılarımla.

    Sizin tarih hocası sadece Lozan'dan bahsetmiş galiba. Sonrasında Montrö var. Ben genel olarak düşünerek sormuştum, dediğinde haklısın.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Montr%C3%B6_Bo%C4%9Fazlar_S%C3%B6zle%C5%9Fmesi

    Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye boğazlarından (Çanakkale ve İstanbul) geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği işlerini düzenleyen sözleşmedir. 1923'te Lozan Antlaşması ile birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin yerine geçmiştir.

    Türkiye, Lozan Antlaşması'yla birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin getirdiği kısıtlamalardan dolayı daima kaygı içinde bulunmuştu. Sözleşmenin imzalandığı tarihlerde güncelliğini koruyan silahsızlanma ümitlerine güvenen Türkiye'nin, silahlanma yarışının tekrar başlamasıyla duyduğu huzursuzluk giderek artmıştı. Türkiye, duyduğu bu huzursuzluğu ve boğazların statüsünde değişiklik yapılması yolundaki teklifini konu ile ilgili imzacı devletlere duyurduğunda, farklı kutuplarda yer almaya başlayan bu devletlerin hemen hepsinden ortak bir anlayış görmüştü. İngiliz Dışişleri Bakanlığının 23 Temmuz 1936 tarihli bir notasında konu hakkında şu görüşlere yer verilmiştir: "Türkiye'nin Boğazlar Sözleşmesi'nin değiştirilmesi ile ilgili isteği haklı kabul edilmektedir."

    Boğazların statüsü ve gemilerin geçiş rejimi ile her zaman yakından ilgilenen İngiltere'nin Türkiye'yi desteklemesine paralel olarak Balkan Antantı Daimi Konseyi'nin 4 Mayıs 1936'da Belgrad'da yaptığı toplantıda, Türkiye'nin teklifini destekleme kararı alınmıştır. Türkiye'nin girişimi Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin diğer akitleri tarafından da kabul edilince, boğazların rejimini değiştirecek olan konferans, 22 Haziran 1936'da İsviçre 'nin Montrö kentinde toplanmıştır. İki ay süren toplantılardan sonra, 20 Temmuz 1936'da imzalanan yeni Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye'nin kısıtlanmış hakları iade edilmiş ve boğazlar bölgesinin egemenliği Türkiye'ye geçmiştir. Türkiye daha önce Sovyet Rusya ile yaptığı anlaşma uyarınca (saldırmazlık antlaşması) Sovyet Rusya'nın da desteği alınmıştır.

    Maddeler

    Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nin esas maddeleri şunlardır:

    • Boğazlar kayıtsız şartsız Türkiye Cumhuriyeti'ne bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır.
    • Barış zamanında her devletin ticaret gemileri serbestçe geçebilecek, buna mukabil savaşta ve barışta asker ve sivil deniz kuvvetlerinin geçmesine müsaade edilmeyecektir.
    • Savaş zamanında eğer Türkiye tarafsız kalmışsa ticaret gemileri geçebilecektir.
    • Barış zamanında denizaltı gemileri müstesna olmak şartıyla savaş gemileri on beş gün evvel Türkiye Hükümeti'ne haber verecek, gidecekleri yer, isim, tip ve adetleri bildirilecek ve uçak kullanmamak şartıyla Boğazlardan geçebileceklerdir.
    • Eğer Türkiye savaşa girmişse yalnız tarafsız devletlere mensup ticaret gemileri, düşmana hiçbir surette yardımda bulunmamak şartıyla gündüzün serbestçe geçebileceklerdir.

    Fesih Şartları

    Montreux Sözleşmesi 20 yıl yürürlükte kalacaktı. Ancak bu sürenin dolmasından 2 yıl önce akdeden taraflardan hiçbirisi sözleşmenin feshini talep etmezse, sözleşme yürürlükte kalmaya devam edecekti. Montreux Sözleşmesi'nin 1956'da süresi dolduğu halde böyle bir fesh talebi hiçbir ülke tarafından yapılmadığı için halen yürürlüktedir.

    Baltalamak gibi bir niyetim yoktu iyi forumlar.

    Dentist tarafından 30/Oca/13 23:22 tarihinde düzenlenmiştir
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    UzatmaNaciye
    UzatmaNaciye's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Nisan/2011
    Erkek

    kaynak belirtmemişşin aprasag olmadıgın nerden bilek siz hayla dünyanın ilminatinin yönettigini zannedin asıl böyle uyutuyorlar...

    ya delircem ya insanlar gercekleri degil yalanlara inanmak istiyorya bu kadar aptal olunmaz az gercekleri görün hiçbişiye güllük gülüstanlık degil Burdan duyun sesimi........................................................

  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Dentist
    Dentist's avatar
    Kayıt Tarihi: 09/Ocak/2009
    Erkek
    RaNGeR bunu yazdı
    asiminnesli bunu yazdı

    okurken inanmamıştım hatta cevapta ne yazacağımı düşünmeye başladım ki en sonda anladım "lozan yenilgidir" diyen hiç duymadım ama bizim tarihçi" tam bir zafer denemez çünkü o masaya çok güçlü oturmuştuk ve tüm misak-i milli yi 12 adaları falan alabilirdik" diyor haklılığı tartışılır

    Hocam benim bildiğim kadarıyla da bu gerçek. Ama o zamanlar adaları savunacak bir "gemimiz" bile olmadığı için böyle bir seçeneği masaya getiremedik. Sadece bize çok yakın 2-3 adayı almak için atılım yapılacaktı, onlar da başka konuların arasında kayboldu, unutuldu. Bugün Yunanistan'a bağlı adalardan biri (ismini tam hatırlamıyorum, "M" ile başlıyordu galiba, hatırlayan varsa söylesin) bize o denli yakın ki, elektriğini ve suyunu Türkiye topraklarından almaktadır.

    O antlaşma masalarında konuşulması unutulan o kadar çok mesele olmuş ki, görüşmeye gidenler hakkında "acaba bunlar gerizekalı mıydı" diye düşünüyorsunuz istemeden. Ama işte TBMM adına görüşmeye gidenlerin üzerindeki baskıyı da anlamak lazım.

    Atatürk görüşmelere doğrudan katılmış olsaydı böyle olmazdı diye düşünüyorum.

    Katılımcı devletlerin çoğunun dışişleri bakanı seviyesinde katılması Atatürk'ün katılmama sebebi olabilir.

    Aslında anlaşmanın İzmir'de olması teklif edilmiş ve uluslararası arenada elimizin güçlendirilmesi amaçlanmıştır fakat tarafsız bölge olan Lozan seçilmiştir.

    Ek olarak o zaman savaştan çıkmış bir devlet söz konusuydu yapılan savaşların ekonomik olarak korkunç bilançoları vardı.

    İnsanların elinde hiçbirşey yoktu, halk tamamen yoksuldu ve taş üstünde taş yoktu.

    Daha iyisi olabilir miydi? Evet olabilirdi.

    Ama tarihte en önemli olan şeylerden biri o günün şartlarına göre değerlendirmek gerekir olayları.

    Ve o döneme göre yapılan anlaşma gayet başarılı bir anlaşmadır.

  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    RaNGeR
    RaNGeR's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Nisan/2007
    Erkek
    The_Cure bunu yazdı

    Sizin tarih hocası sadece Lozan'dan bahsetmiş galiba. Sonrasında Montrö var. Ben genel olarak düşünerek sormuştum, dediğinde haklısın.

    ...

    Hocam konu zaten Lozan. Montrö Antlaşmasını sadece hatırlatmak amacı ile yazmıştım zaten, konumuz Montrö değil ama. Ben yalnızca hocamızın Lozan Antlaşması için anlattıklarını aktardım.

    Ayrıca Montrö Antlaşmasının imzalanmasındaki asıl neden, Almanya'nın 1. Dünya Savaşı'nı kaybettikten sonra adeta kaynamış düdükle tencere misali patlamak üzere oluşuydu. Bunun da nedeni, Almanya'ya savaş sonrası çizilen sınırlardı. Bu sınırlara göre, Almanya'nın küçük bir kısmı Polonya sınırları içerisinde kalmış, Almanya bu toprağına yalnızca denizden geçebiliyordu. Ayrıca Almanya'nın o zamanlar belirli bir ağırlıktaki (ayrıntısını hatırlayamıyorum) savaş gemilerini yapması yasaktı. Yaptığı daha hafif ağırlıktaki savaş gemilerini de İngiliz kontrolünde denize çıkarabiliyordu. Her daim kontrol altında olmasının yanı sıra, topraklarından küçük bir kısmının farklı bir devletle çevrili olması Almanya için küçük düşürücü olarak görünüyordu. Bunun sonucu olarak Almanlar diğer devletlere karşı cephe almaya başladı, hatta bu aldıkları cephe o derece büyüktü ki bunun sonucu olarak ırkçılık, daha doğrusu nazilik doğdu. Kısacası 2. Dünya Savaşı'nı herkes bekliyordu. 2. Dünya Savaşı başlamadan önce, o zamanki Türk Hükümeti yeni bir antlaşma talep etti ve müttefikler bir bakıma yaklaşan tehlikeye karşı bunu kabul etmek zorunda kaldı. Aksi halde müttefik devletlerin, kendi kontrollerinde olan stratejik bölgeleri kendi istekleri ile verdikleri tarihte görülmemiştir.

    2. Dünya Savaşı ve Almanya hakkında kaynak isterseniz de, konu hakkında National Geographic'in Türkçe dublajlı olarak sayısız belgeseli mevcuttur. İzlemedi iseniz izlemenizi tavsiye ederim.


    Forumda mesaj yazarken lütfen imla kurallarına uyalım, düzgün bir TÜRKÇE ile yazışalım. TÜRKÇE bizimdir, dilimize sahip çıkalım.
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Dentist
    Dentist's avatar
    Kayıt Tarihi: 09/Ocak/2009
    Erkek
    RaNGeR bunu yazdı
    The_Cure bunu yazdı

    Sizin tarih hocası sadece Lozan'dan bahsetmiş galiba. Sonrasında Montrö var. Ben genel olarak düşünerek sormuştum, dediğinde haklısın.

    ...

    Hocam konu zaten Lozan. Montrö Antlaşmasını sadece hatırlatmak amacı ile yazmıştım zaten, konumuz Montrö değil ama. Ben yalnızca hocamızın Lozan Antlaşması için anlattıklarını aktardım.

    Ayrıca Montrö Antlaşmasının imzalanmasındaki asıl neden, Almanya'nın 1. Dünya Savaşı'nı kaybettikten sonra adeta kaynamış düdükle tencere misali patlamak üzere oluşuydu. Bunun da nedeni, Almanya'ya savaş sonrası çizilen sınırlardı. Bu sınırlara göre, Almanya'nın küçük bir kısmı Polonya sınırları içerisinde kalmış, Almanya bu toprağına yalnızca denizden geçebiliyordu. Ayrıca Almanya'nın o zamanlar belirli bir ağırlıktaki (ayrıntısını hatırlayamıyorum) savaş gemilerini yapması yasaktı. Yaptığı daha hafif ağırlıktaki savaş gemilerini de İngiliz kontrolünde denize çıkarabiliyordu. Her daim kontrol altında olmasının yanı sıra, topraklarından küçük bir kısmının farklı bir devletle çevrili olması Almanya için küçük düşürücü olarak görünüyordu. Bunun sonucu olarak Almanlar diğer devletlere karşı cephe almaya başladı, hatta bu aldıkları cephe o derece büyüktü ki bunun sonucu olarak ırkçılık, daha doğrusu nazilik doğdu. Kısacası 2. Dünya Savaşı'nı herkes bekliyordu. 2. Dünya Savaşı başlamadan önce, o zamanki Türk Hükümeti yeni bir antlaşma talep etti ve müttefikler bir bakıma yaklaşan tehlikeye karşı bunu kabul etmek zorunda kaldı. Aksi halde müttefik devletlerin, kendi kontrollerinde olan stratejik bölgeleri kendi istekleri ile verdikleri tarihte görülmemiştir.

    2. Dünya Savaşı ve Almanya hakkında kaynak isterseniz de, konu hakkında National Geographic'in Türkçe dublajlı olarak sayısız belgeseli mevcuttur. İzlemedi iseniz izlemenizi tavsiye ederim.


    Yalnız hocam senin bahsettiğin hep İtilafların bakış açısı. Türk Hükümetinin Montrö'yü imzalamadaki asıl isteklerinin tam bağımsızlık olduğunu düşünüyorum. Yoksa karşılarında kendisini yoktan varetmiş ve Avrupa'nın emperyalizm politikasını yenmiş bir Türkiye duruyordu. Osmanlı'ya takındıkları tavrı takınamayacaklarını bilecek kadar akıllıdır İtilaf Devletleri. Dediğin gibi bulunan ortam da bu anlaşma için ön ayak olmuştur ve imzalanmıştır.

  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    RaNGeR
    RaNGeR's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Nisan/2007
    Erkek
    The_Cure bunu yazdı

    Yalnız hocam senin bahsettiğin hep İtilafların bakış açısı. Türk Hükümetinin Montrö'yü imzalamadaki asıl isteklerinin tam bağımsızlık olduğunu düşünüyorum. Yoksa karşılarında kendisini yoktan varetmiş ve Avrupa'nın emperyalizm politikasını yenmiş bir Türkiye duruyordu. Osmanlı'ya takındıkları tavrı takınamayacaklarını bilecek kadar akıllıdır İtilaf Devletleri. Dediğin gibi bulunan ortam da bu anlaşma için ön ayak olmuştur ve imzalanmıştır.

    Hocam tabiki de Türk Hükümeti'nin asıl gayesi tam bağımsızlıktı. Ancak itilaf devletlerine gidip de "biz tam bağımsız olacağız, buraları boşaltın" diyemezdi :) Bir bahaneye ihtiyacı vardı, fırsat buldu ve kullandı. Türk Hükümeti gelişmeleri iyi değerlendirerek hem çıkacak savaşın seyrini belirlemiş oldu, hem de gayesine ulaştı.

    Bence, tarihi araştırmanın en sağlıklı yolu tarihi olaylardaki her bir taraf için ayrı ayrı gözlem ve değerlendirme yapabilmektir. Sonuçta belgeleri ile birlikte tutarlı sonuçlara ulaşabildiğinde, ancak o zaman "ben biliyorum" denebilir diye düşünüyorum. Türk tarafı tarihini zaten biliyoruz, orta okulda Tarih dersi ile başlamışlardı o yılları aşılamaya, o nedenle ona değinmemiştim.


    Forumda mesaj yazarken lütfen imla kurallarına uyalım, düzgün bir TÜRKÇE ile yazışalım. TÜRKÇE bizimdir, dilimize sahip çıkalım.
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    CellyM
    CellyM's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Mart/2008
    Erkek
    RaNGeR bunu yazdı
    asiminnesli bunu yazdı

    okurken inanmamıştım hatta cevapta ne yazacağımı düşünmeye başladım ki en sonda anladım "lozan yenilgidir" diyen hiç duymadım ama bizim tarihçi" tam bir zafer denemez çünkü o masaya çok güçlü oturmuştuk ve tüm misak-i milli yi 12 adaları falan alabilirdik" diyor haklılığı tartışılır

    Hocam benim bildiğim kadarıyla da bu gerçek. Ama o zamanlar adaları savunacak bir "gemimiz" bile olmadığı için böyle bir seçeneği masaya getiremedik. Sadece bize çok yakın 2-3 adayı almak için atılım yapılacaktı, onlar da başka konuların arasında kayboldu, unutuldu. Bugün Yunanistan'a bağlı adalardan biri (ismini tam hatırlamıyorum, "M" ile başlıyordu galiba, hatırlayan varsa söylesin) bize o denli yakın ki, elektriğini ve suyunu Türkiye topraklarından almaktadır.

    O antlaşma masalarında konuşulması unutulan o kadar çok mesele olmuş ki, görüşmeye gidenler hakkında "acaba bunlar gerizekalı mıydı" diye düşünüyorsunuz istemeden. Ama işte TBMM adına görüşmeye gidenlerin üzerindeki baskıyı da anlamak lazım.

    Atatürk görüşmelere doğrudan katılmış olsaydı böyle olmazdı diye düşünüyorum.

    Meis adası, ondan daha yakın bir ada vardır ki, oda yunanistana verilecek ama o zamanın lideri adayı vermemek için 1 gece de ada ile antalya kıyısını birbirine çakıl ve kumla bağlayarak verilmesini engellemişlerdir.

    Türkiye hiç birzaman savaşta toprak kaybetmemiştir, bütün topraklarını kendisi masa başında vermiştir, üzücü.


    http://www.tahribat.com/Murit-CellyM/
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    RaNGeR
    RaNGeR's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Nisan/2007
    Erkek
    CellyM bunu yazdı

    Meis adası, ondan daha yakın bir ada vardır ki, oda yunanistana verilecek ama o zamanın lideri adayı vermemek için 1 gece de ada ile antalya kıyısını birbirine çakıl ve kumla bağlayarak verilmesini engellemişlerdir.

    Türkiye hiç birzaman savaşta toprak kaybetmemiştir, bütün topraklarını kendisi masa başında vermiştir, üzücü.

    Hay yaşa hocam, evet Meis adasıydı.


    Forumda mesaj yazarken lütfen imla kurallarına uyalım, düzgün bir TÜRKÇE ile yazışalım. TÜRKÇE bizimdir, dilimize sahip çıkalım.
Toplam Hit: 8850 Toplam Mesaj: 61