folder Tahribat.com Forumları
linefolder TahriDepo
linefolder Tahribatın Kapatılması İle İlgili Nette Bir Yazı



Tahribatın Kapatılması İle İlgili Nette Bir Yazı

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Sigortacı
    DJ_Alper
    DJ_Alper's avatar
    Bilgi/Destek Madalyası
    Kayıt Tarihi: 03/Ocak/2006
    Erkek
    tahribatın kapatılmasını internetene yansımalarını araştırırken bu yazıyı Cw de görmüştüm ;)

    Sorularınızı cilginsigortaci@gmail.com a yazabilirsiniz cevaplar facebook sayfasında >>> facebook.com/cilginsigortaci █║▌│█│║▌║││█║▌║▌║
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    baron_27
    baron_27's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Ağustos/2005
    Erkek
    türkiyenin son zamanlarda gündemini oluşturan ergenekon iddianamesinde sitemizin adının geçmesi şaşırtıcı.  o tahribattan tanıdığı kişiyle silah şu bu muhabbeti eden adamla kesin taşşak geçmişlerdir :D

    ///______________
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    M1KROP
    M1KROP's avatar
    Kayıt Tarihi: 12/Temmuz/2006
    Erkek

    Ben veli küçüğün ıskarpinlerini boyaladım :|

    Benide içeri alın. Hepimiz erkenekonuz :p


    Hayatımda gördüğüm en güzel kadın. Sizcede öyle değil mi: http://www.yonkis.com/mediaflash/alba.htm
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Yeah
    Yeah's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Ekim/2007
    Erkek

    ahahah biri demiş gitsin yonja da tanışsınlar diye, süper demiş =)

    aramızda böyle cengaverler olduğunu biliyordum; yürüyün aslanlarım :|

    profesör pm at bana :P


    herşeyin kısası makbuldur; ulaşmak isteyen yesterfox_55@hotmail.com a mail atabilir...
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    pervane21
    pervane21's avatar
    Kayıt Tarihi: 04/Temmuz/2007
    Erkek

    ergenekon &  tahribat el ele

    pau puah puah :D:D


    Bir yerde küçük insanların gölgerleri büyük düşüyorsa, orda güneş batıyor demektir.
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek

    yunus_89 bunu yazdı:
    -----------------------------
    Bahsi geçen sayfalar doğu perinçekle ilgili.Tbt nin adı geçmiyor.
    -----------------------------

    hoca tahribat.com direk geciyor.dun iddianemyi indirdim tum metni resmen tahribat.com olarak geciyor.


    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    DkN
    DkN's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Ocak/2006
    Erkek
    Hocalar, iddianame de aklınıza gelebilecek herşeyin adı geçiyor, evet bunu abartısız söylüyorum. İddianame de tam 46 defa noel baba geçiyor, noel baba !!  Tahribat.Com adının geçmesi Tahribat'ın ergenekonla ilgisi olduğunu göstermiyor, iddianamede geçen isimler birşey ifade etmiyor.

    Vatan ne Türkiye"dir Türklere, ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan. ~ Saga qaygı kelgende qorqup qaşsam taa saga, Qayday betpen qararman aytaş yurtum men saga? Ne dermen dep aytarman sütün bergen anamga? Ne dermen dep aytarman maga sengen atamga? ~ Kök Bayraq"a selam olsun !
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    SyspioniC
    SyspioniC's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Eylül/2007
    Erkek
    iddianameyi okuyan tahribat.com a bakıcak sarınım bu ara hitler tavan yapar :)

    "Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme, Seni sorguya çeker bir Molla Kasım gelir."
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    yunus_89
    yunus_89's avatar
    Kayıt Tarihi: 30/Kasım/2007
    Erkek

    DkN bunu yazdı:
    -----------------------------
    Hocalar, iddianame de aklınıza gelebilecek herşeyin adı geçiyor, evet bunu abartısız söylüyorum. İddianame de tam 46 defa noel baba geçiyor, noel baba !!  Tahribat.Com adının geçmesi Tahribat'ın ergenekonla ilgisi olduğunu göstermiyor, iddianamede geçen isimler birşey ifade etmiyor.
    -----------------------------

    Hocam adımız geçse hadi neyse cw nin mallığı.Bahsi geçen sayfalarda tbt nin t si yok.Buyrun 3.bölüm 384ten 4.bölüme kadar olan yazılar:

    ___________________________________

    FABRİKATÖR GÖZLEM & ANALİZ İSİMLİ DOKÜMAN
    Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
    Dokümanın    kapak    kısmında    "FABRİKATÖR"    "GÖZLEM&ANALİZ"
    "İSTANBUL/ŞUBAT 2000" yazmaktadır. 27 sayfadan oluşmaktadır.
    DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON" dokümanının "2/b) ÖRNEKLER" başlığı içersinde; Dünyanın her yerinde radikal düşüncelerin entelektüel kesim arasında yeşerdiği, (Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb) güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli görülen grubun entelektüel kesim olduğu, kamuoyunu en çok ve kolaylıkla etkileme becerisine sahip olduklan için, bu kesimin istihbarat örgütleri tarafından ciddi biçimde kontrol altında tutulmak istendikleri, bunun yanı sıra bu çevrenin istihbarat toplama açısından da çok zengin olduğu belirtilmiştir.
    "ERGENEKON" dokümanının 3/c) "POLİTİKALAR" başlığı altında ise; 21. yüzyılda dünya politikacılanm ve siyasetçilerini istihbarat örgütlerinin biçimlendireceği, dünyada var olabilmiş tüm sistemlerin ülke çıkarlan ve mevcut rejim ilkelerine aykın ideolojilere ait siyasileri engellediği, bunu ise 1-Suikast, 2-Dez-Enformasyon yöntemleri ile yaptığı belirtilmiştir.
    "FABRİKATÖR" kelimesinin; kişisel ve siyasal amaçlar için, genellikle gerçek ajan kaynaklanna sahip olmaksızın, gerçek dışı ve abartılı haber üreten kişi ve grup anlamına geldiği belirtilmiştir.
    "FABRİKATÖR" isimli dokümanın içeriğinde ise Doğu PERİNÇEK ve grubunun yapısı ve faaliyetlerini anlatan bir çalışma raporu olduğu, bu çerçevede Doğu PERİNÇEK ve grubunun Mao Zedung'un yolunu benimsedikleri, çok iyi istihbarat toplama yapılannm olduğu, bunlann yanı sıra arşivlerinde kişilerle ilgili ciddi manada bilgi ve belgelerin olduğu, bu bilgi ve belgeleri genellikle skandal içerikli provokasyon amaçlı kullandıklan,
    Doğu PERİNÇEK örgüt üyesidir. Örgütün, Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi
    yapısından, istihbarat toplama faaliyetlerinden yararlanmak ve örgütün politikalanndan olan
    "Dez-Enformasyon" yöntemini gerçekleştirmek amacıyla "FABRİKATÖR" isimli çalışmayı
    yaptığı değerlendirilmektedir.
    "FABRİKATÖR" İSİMLİ DOKÜMANIN SATILAN İNCELEMESİNDE;
     
     
     

    Dokümanın dip notunda "FABRİKATÖR" kelimesinin Amerikan İstihbarat Servisi tarafından kullanılan bir terim olduğu, kişisel ve siyasal amaçlar için genellikle gerçek ajan kaynaklarına sahip olmaksızın gerçekdışı ve abartılı haber üreten kişi veya grup anlamına geldiği belirtilmiştir.
    1.Bölümde "GİRİŞ AMAÇ VE KAPSAM" başlığı altında;
    Bu çalışmanın "Fabrikatör" tanımlamasına uygun görülen hukuk doktoru Doğu PERİNÇEK ve Aydınlık grubunun toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda "açık faaliyetleri" gözlemlenerek elde edilen veriler ışığında, objektif değerlendirme prensiplerine sadık kalınarak hazırlanan bir analiz olduğu belirtilmiştir.
    Doğu PERİNÇEK ve grubunun Marksist ideolojiyi ve Mao Zedung'un yolunu benimseyip savunduklan, uyguladıklan siyasette ise çok açık bir biçimde "Kemalizm'in Sancaktan ve Kalesi" durumunda görüldüğü, Mao Zedung siyaset ve yöntemleri yerine, Kemalist yöntemler sergilemeye özel bir çaba gösterdikleri, bu türden siyaset örneğini yalnızca siyasal fundamentalizmin sergilediği ve bu yönteme de "takiye" dendiği belirtilmiştir.
    Doğu PERİNÇEK ve grubunun, MİT yöneticileri tarafından MİT'in çalışmalannm aksadığını ve hatta felç olduğunu medya yaymlannda dile getirmiş olmalannm dikkat çekici olduğu, MİT yöneticilerinin açık kimliklerinin, evlerinin açık adreslerinin, otomobil plakalannm Perinçek ve grubuna ait yayın organlannda yayınlanmış olmasının da dikkate değer ve her türden yoruma açık bir husus olduğu belirtilmiştir.
    Ayrıca Doğu PERİNÇEK'in özgeçmişinden, yayınlanmış kitaplanndan ve yurtdışı seyahatlerinden bahsedildiği, bu çerçevede Avrupa ülkeleri, Çin Halk Cumhuriyeti, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Küba, Suriye ve Lübnan ülkelerine gittiği belirtilmiştir.
    2.Bölümde "FAALİYET VE YÖNTEMLER" başlığı altında;
    Doğu PERİNÇEK'in yönteminin "uzun yürüyüş" olarak tanımlanan uzun vadeye yayılmış, belirlenen hedeflerin örtülü stratejik planlamaları olarak özetlendiği, bu yöntemin nihai hedefin belirlenebilmesini engellediği, bu nedenle her türlü örtülü faaliyete zemin hazırlayan çok özel bir metot olduğu,
    Doğu PERİNÇEK'in iyi bir hukukçu olduğu, bu nedenle faaliyetlerini hukuki zemine oturtmakta olabildiğince titiz davrandığı, yarar sağlayıcı her türden güç odağı ile işbirliği içinde olmasının en belirgin özelliği olduğu, siyasi faaliyetlerini ise tavandan tabana yayılma biçiminde çok yönlü ve çok amaçlı "Skandal/pravokasyon" yöntemleri ile gerçekleştirdiği belirtilmiştir.
    "Provokasyon Faaliyetleri" alt başlığı içerisinde;
    Toplumun duyarlı olduğu her konuda provokasyonlann oluşumuna zemin hazırlanmasının sağlanması, her şey olup bittikten sonrada provokasyonu gerçekleştirenlerin deşifre edilmesi yönteminin her dönemde yerini koruduğu, provokasyon amaçlı faaliyetlerin tümünde "skandaP'm örtü işlevi gördüğü, eylemlerde sergilenen skandallann gerçekte seçilen hedefi ve belirlenen amacı örttüğü, böylece eylemlerin çözümlenmesinin engellendiği belirtilmiştir.
    "İstihbarat" alt başlığı içerisinde;
    Doğu PERİNÇEK ve grubunun her konuda olduğu gibi istihbarat verileri toplanmasında da çok titiz davrandığı, yapılan çalışmalann hukuk normlanna uygunluğunun sağlanabilmesi için her dönemde yayın şirketinin faal tutulduğu, gazete ve dergi yayıncılığı ile kişi ve kurumlardan bilgi akışının sağlandığı, elde edilen verilerin stratejik materyallere dönüştürülerek yayıncılık ve hukuk prensiplerinin smırlannın zorlandığı, ideolojik amaçlar doğrultusunda yüksek tahrip gücüne sahip bir silah gibi kullanıldığı, Perinçek ve grubunun yayın faaliyetleri içerisinde yer alan istihbarat toplama çalışmalannm gazeteciliğin doğal sınırlan içerisinde kabul edilemeyeceği, çünkü disiplinli -,bir şekilde sürdürülen arşiv çalışmalan içerisinde MİT ve Genelkurmay Başkanlığının "çok-.gizli" belgelerinin de yer
     
    aldığı belirtilmiş ve bu şekilde gizlilik dereceli belgelerle ilgili yaptığı haberlerden örnekler verildiği görülmüştür. (MİT raporu, Hiram ABAS'ın kamuoyuna deşifresi, Tansu ÇİLLER -CİA ilişkiler ağı vb.)
    "Arşiv" alt başlığı altında;
    Kişilere yönelik ciddi bir arşiv bulunduğu, bu arşivde yer alan bilgi ve belgelerin genellikle skandal içerikli provokasyonlara yönelik faaliyetler için bitimsiz bir kaynak olduğu, bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler içeren hiçbir arşiv çalışmasının yapılmadığı ve bu anlamda bir çalışmanın gereksiz görülmüş olmasının arşivcilik faaliyetlerindeki amacın açığa çıkartılmasında yeterli olduğu belirtilmiştir.
    3.Bölümde "DIŞ İLİŞKİLER" başlığı altında;
    Perinçek'in komünist bloklar ve Ortadoğu ülkeleriyle olduğu kadar eşdeğerde batı ülkeleri, onların istihbarat örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla her dönemde yakın ilişkiler içinde olmaya özen gösterdiği, Türkiye'de komünist görüşe sahip pek çok siyasi portre yıpranıp biterken Perinçek güçlü bir oy potansiyeli yakalayamamış olmasına rağmen her dönemde ayakta kalmayı başarabildiği, bunun nedeninin de Doğu PERİNÇEK'in Doğu Bloku ülkeleri ve Çin ile kurduğu ilişkiler oranında batılı ülkeler ile de sağlıklı ve derin ilişkiler kurmuş olmasından kaynaklandığı, Perinçek'in özellikle Çin ile olan ilişkilerinin dikkate değer olduğu ve Çin'den finansal anlamda destek gördüğü belirtilmiştir.
    4.Bölümde "ABDULLAH ÖCALAN, KÜRT SORUNU VE PKK" başlığı altında;
    Kurmay Yüzbaşı Ceyhan KARAGÖZ tarafından 12.12.1994 tarihinde yazılan "GİZLİ" ibareli PKK terör örgütü hakkında ders notu olduğu, bu ders notu içeriğinde PKK terör örgütünün 27 Kasım 1978 yılında Diyarbakır Lice ilçesi Ziyaret Köyü'nde aralannda Abdullah ÖCALAN, Doğu PERİNÇEK, Ahmet TÜRK, Mehdi ZANA ve Cemil BAYIK gibi kişilerin de bulunduğu 25 kişi tarafından kurulduğu, devamında örgütün gerek siyasi gerek silahlı gelişimi ile PKK'nm Ermeni ve Asala işbirliğinden bahsedildiği anlaşılmıştır.
    Devamında 5 Şubat 1995 tarihinde Doğu PERİNÇEK'in bu ders notu ile ilgili Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu, bu suç duyurusu içerisinde söz konusu ders notunun provokasyon olduğu, bu provokasyonun kaynağının Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı bir istihbarat ve istihbarata karşı koyma şube müdürlüğünün olduğu, bu nedenle bu provokasyondan yalnızca ders notunu hazırlayan Kurmay Yüzbaşı Ceyhan KARAGÖZ'ün değil aynı zamanda emir komuta zinciriyle bağlı olduğu komutanların ve Milli Savunma Bakanı'nm da sorumlu olduğu, ayrıca bu ders notunun dağıtımında bulunan ilgili kamu kurumlarının da sorumlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
    Aynı başlığın ilerleyen bölümlerinde, PKK'nm Genel Sekreterinin Abdullah ÖCALAN olduğu, Doğu PERİNÇEK'in Bekaa Vadisindeki PKK kampında Abdullah ÖCALAN ile görüştüğü, ayrıca Abdullah ÖCALAN'm Türkiye'ye getirilmesi ve İmralı Cezaevine kapatılmasıyla başlayan süreç içerisinde ÖCALAN'IN avukatları ile Doğu PERİNÇEK arasında başlayan teori ve düşünce alışverişinin dikkat çekici olduğu belirtilmiştir.
    Ayrıca 13 Ocak 1995 tarihinde Doğu PERİNÇEK'in Süleyman DEMİREL'e sunduğu "Kürt Sorununa Acil Kardeşlik Çözümü" isimli dokümanda, Öcalan'm dış ülkelerden acil müdahale istemesini işaret ederek PKK liderinin Sevr çizgisine gittiği görüşünü dile getirmesinin düşündürücü olduğu belirtilmiştir.
    Ayrıca Doğu PERİNÇEK'in "Kürt Sorunu" tanımlaması ile yaptığı açıklama ve yayınların Türkiye'de yaşanan terör olaylarının Kürt sorunu olarak adlandırılmasına neden olduğu, Doğu PERİNÇEK'in sözde, Kemalizm'i ve Türk/Kürt kardeşliğini savunma adına yaptığı atılımların aslında Türk/Kürt kardeşliği arasında uçurumlar meydana getirdiği, sonuç olarak Doğu PERİNÇEK'in Kemalizm, Türk/Kürt kardeşliği, insan hak ve özgürlükleri ve demokrasi adı altında yaptığı tüm girişimlerin bilinçtir bir biçimde Marksist/Leninist/Maocu ideoloji kalıplaryçinde "bölücülük" argümanları ürettiği belirtilmiştir.
     
     
    5.Bölümde "MUHALEFET VE MÜTTEFİK YÖNTEMLER" başlığı altında; Doğu PERİNÇEK ve grubunun mevcut sistem içerisinde yer alan tüm siyasi partilerden farklı bir siyaset yürüttüğü, siyasi hayatının hiçbir döneminde parlamentoya girememesine rağmen mevcut sistemi değiştirme amacı doğrultusunda iktidara gelmenin ve sistemi değiştirmenin tek yolunun her alanda "örgütlenmek"ten geçtiğinin kabullenildiği, Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi arenada çok farklı bir muhalefet uyguladıkları, Perinçek'in uyguladığı muhalefetin siyasi anlamda mevcut rejim karşıtı olduğu, yani sistemin tamamen işlemez bir duruma girdiği, ömrünü tamamladığı görüşünün öne sürerek muhalefet yaptığı, sonuç olarak Doğu PERİNÇEK'e göre sistemin mutlak bir devrime ihtiyacının olduğu, gerçekleştirilecek devrimin ise Mao Zedung öğretisi olduğu belirtilmiştir.
    ö.Bölümde "FUNDAMENTALİZME BAKIŞ" başlığı altında; Perinçek ve grubunun fundamentalizme karşı kendilerini "vatanseverdik ile özdeş hale getirmeye özen gösterdikleri, 28 Şubat sürecinde kendilerinin kamuoyunda sempati kazanmaya çalıştıkları, yine bu dönemde fundamentalist çevrelere karşı Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef gösterdikleri, bu yöntemle ordu ile inançlı halk kitleleri arasındaki barış ve saygının yıpratılmasını amaçladıkları, kısacası Doğu PERİNÇEK ve grubunun güvenlik kuvvetleri, iç istihbarat birimleri ve Cumhuriyet savcılarının görevlerim tüm işlevleri ile birlikte üstlenmeyi istedikleri belirtilmiştir.
    7.Bölümde "KEMALİZM'E BAKIŞ" başlığı altında;
    Perinçek'in uyguladığı siyasi çizginin halk kitleleri için antipatik olduğu, bu durumu sempatik hale dönüştürmek için Kemalizm'e sahip çıkma yöntemini kullandıkları, Kemalizm'i savunma merkezinden hareketle pek çok kurum, kuruluş ve kişilere karşı saldırabilme olanağı bulduğu belirtilmiştir.
    Ayrıca   Atatürk   ile   Lenin'in   görüşlerinin   örtüştüğünü   açıkça   dile   getirmesi Kemalizm'in   gençler   arasında   gerçek   anlamda   anlaşılmasını   engellediği   ve   kavram karmaşasına neden olduğu, Perinçek'e göre Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Kemalizm'in ancak Marksist/Leninist/Maocu anlayış ile kavranabileceği belirtilmiştir. 8.Bölümde "TOPLUMA BAKIŞ" başlığı altında;
    Doğu PERİNÇEK'in uyguladığı politika ile iktidara gelmesinin mümkün olmadığını bildiğini, bu nedenle "örgütlenme" ve "örgütsel faaliyetler" ile mevcut rejimi devirerek yerine Marksist ideoloji türevi olan Mao Zedung sistemini getirmeye çalıştığı, ancak toplumun yapısının bu isteme uygun olmadığını bildiği, bu nedenle toplumdan alman güçle değil de örgütsel faaliyet ve provokasyonların sağlayacağı ivmelerden yararlanabilme yöntemini uyguladığı belirtilmiştir.
    Ayrıca Perinçek'in "uzun yoP'unda halkın yalnızca bir araç olduğu, kendi ideolojileri doğrultusunda bir rejim kurabilmek için halkı sürekli biçimde ajite ettiği ve mevcut rejime karşı dirence sürüklediği belirtilmiştir.
    9.Bölümde "FİNANSAL KAYNAK YARATMA YÖNTEMLERİ" başlığı altında; Perinçek'in finansal kaynaklar yaratılmasında grubunun dahi bilinçlenmesini engellediği, kaynak yaratılması girişimlerinin tümünün gizli olduğu, görünürdeki üye aidatları, yayıncılık faaliyetleri dışında birçok ticari şirket faaliyetinin olduğu, bu şirketlerin Çin ve Federal Almanya gibi ülkelerle ticari ilişkiler içerisinde olduğu, ayrıca elde edilen istihbarat bilgilerinin finansal kaynağa dönüştürüldüğü belirtilmiştir.
    1 Ö.Bölümde "SİYASİ PARTİLER İLE İLİŞKİLER" başlığı altında; Elde edilen istihbarat ve siyasi gelişmelerin adeta bir silah gibi kullanılarak siyasi partilerin bir anda yıpratılması yöntemlerini geliştirdiklerini belirtilmiştir.
    11.Bölümde "TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİNLİK VE GÜVENİLİRLİK" başlığı
    altında;
     
    Perinçek ve grubunun toplum ve kurumlar üzerinde etkinliği olmakla birlikte güvenilirliğinin olmadığı, sürekli biçimde provokasyona açık eylemler ve girişimler içinde karanlık bir portre olarak görüldüğü belirtilmiştir.
    12.Bölümde "GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER" başlığı altında;
    Doğu PERİNÇEK ve grubunun ulusal çıkarlar göz önüne alındığında olumlu bir siyasetçi portresi çizmediği, bunun yanı sıra net olarak gazeteci portresi de olmadığı, Perinçek'in ticaretten teoriye, dış güç odaklarından provokasyona ve illegaliteye açılımlar yapabilen çok geniş bir yelpaze içinde yer aldığının gözlemlendiği belirtilmiştir.
    İŞÇİ   PARTİSİNİN   TÜRK   VE   KÜRDÜ   BİRLİKTE   ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ İSİMLİ DOKÜMAN
    Bu doküman şüpheliler Doğu PERİNÇEK, Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.Dokümanm kapak kısmında "İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTEÖRGÜTLEME TASARIMI" "ANALİZ" "İSTANBUL/7 NİSAN 2000" yazmaktadır. 8 sayfadan oluşmaktadır.
    DOKÜMANIN "FABRİKATÖR" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: Örgüt tarafından hazırlanan "FABRİKATÖR" isimli dokümanda, Örgütün Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi yapısından, istihbarat toplama faaliyetlerinden yararlanmak ve örgütün politikalarından olan "Dez-Enformasyon" yöntemini gerçekleştirmek amacıyla "FABRİKATÖR" isimli çalışmayı yaptığı değerlendirilmektedir.
    "İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ" isimli dokümanda ise; Doğu PERİNÇEK'in yapacağı çalışmalarla ilgili hazırladığı raporları örgüte sunduğu, bu çalışmalann örgüt içersinde değerlendirildiği ve Doğu PERİNÇEK'in örgütün hedefleri doğrultusunda yönlendirilmeye çalışıldığı değerlendirilmektedir.
    "İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ" isimli dokümanın yapılan incelemesinde; İşçi Partisinin Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımı çalışmasına cevap niteliği taşıyan bir analiz olduğu anlaşılmaktadır.
    Doküman içerisinde tırnak içerisinde yazılan cümlelerin olduğu, bu cümlelerin Doğu PERİNÇEK'e ait olduğu, diğer kısımlarda ise Doğu PERİNÇEK'in bu söylemleriyle ilgili değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır.
    "İki Karşıt Program Ve İki Karşıt Örgütlenme Modeli" başlığı altında;
    "...Batı devletleri ve işbirlikçileri, Kürdistan Teali Cemiyeti - PKK örgütlenme modelini dayatıyorlar. Bu anlayışa göre Kürt halk kitleleri Türklerle aynı partide örgütlenemez. PKK şu veya bu biçimde yasallaştınlmalı ve tepeden denetim altında tutulmalıdır. Kürt halkı ayrı siyasal partide örgütlenerek Batının denetiminde kalmalıdır."
    "...Türkiye'nin ulusal güçlerinin Türk Kürt kardeşliğini esas alan örgütlenme modeli ise milliyetlere göre örgütlenmeyi reddediyor, Türk ve Kürdü Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti deneyiminde ve bugün İşçi Partisi önderliğinde olduğu gibi birlikte örgütlenmeyi savunuyor.
    Aynı örgütlenme bugün Türk ve Kürdün siyasal partisini birbirinden ayırmaktadır; böylece yarın devlet olarak birbirinden ayırmanın zeminin korumaktadır. Aynı örgütlenme modelinin hiçbir ilerici ve özgürlükçü mantığı yoktur. Bu modelin doğal sonucu ayrı devlettir...."
    Bu yazıların altında Doğu PERİNÇEK'in bu görüşlerinin yerinde olduğu belirtilmiştir.
    "Birlikte Örgütlenme Eğilimini Güçlendiren Etkenler" başlığı altında;
     
     
    Bu bölümde 4. maddede dile getirilen "Apo'nun Kemalist Devrimi, Atatürk'ü ve Türk-Kürt birliğini savunan açıklamaları halk içinde olumlu etkide bulundu." savu ve görüşünün gerçekle hiç örtüşmediği belirtilmiştir.
    Öcalan'm yakalanışı ve güvenlik güçleri karşısındaki tavrının görüntülü bir biçimde kamuoyuna yansıması ile birlikte ortaya garip bir "paradoks" çıktığı, o tarihten itibaren de Abdullah ÖCALAN'm hiçbir sözünün öneminin ve etkisinin kalmadığı, bu ve benzer söylemlerin Abdullah ÖCALAN'm bir lider olarak kullanılmasında direnç göstermeyi amaçladığı belirtilmiştir.
    "BİRLİKTE ÖRGÜTLENME İÇİN POLİTİKA VE ÖNLEMLER" başlığı altında;
    "... Halk önderleri ve halk Kürt sorununda çözümün Ankara'dan geleceğini gördüğü gün, yüzünü Ankara'ya çevirecek ve çözümü Türk kardeşleriyle birleşmekte görecektir."
    Bu yazının altında PERİNÇEK'in bu görüşünün doğru olduğu, Kürt sorunun çözümünün Ankara'da olduğu, fakat bu soruna Türk-Kürt tanımlamalanyla yaklaşarak çözüm bulunamayacağı, yaranın daha da büyüyeceği belirtilmiştir.
    "... Türk ve Kürtleri birlikte örgütleme görevinin yerine getirilmesinde motor rolünü Türkiye'nin batısı oynayacaktır."
    Bu yazının altında 21. yüzyılda halen Türkiye'nin batısı ile doğusu tanımlamalarının kullanılmasının çok acı olduğu, bu ifadenin bile Türkiye'nin bölünmesine yol gösteren bir anlam taşıdığı belirtilmiştir.
    "....Türk ve Kürdü birlikte örgütlemede en önemli etken, Kurtuluş Savaşımızın ortak iktidar ilkesini hayata geçirmektir."
    Bu yazının altında, bu ifadelerin Kurtuluş Savaşı prensipleri, Atatürk ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti üzerinde kurulmuş tuzak olduğu, Atatürk'ün Cumhuriyet Devrim rejimini "ortaklıklar" ile kurmadığı belirtilmiştir.
    "SONUÇ" başlığı altında;
    Doğu PERİNÇEK'in "Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımı" projesinin Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde yaşanan acılara son verecek bir reçete olmadığı, daha çok kendisini ve partisini iktidara taşıyabilecek çözüm arayışları çalışması olduğu,
    Fakat ortaya attığı çözüm yollarının Türkiye'nin mevcut rejimini tehlikeli bir biçimde sıkıntıya sokabileceği, sorana baştan itibaren Türk-Kürt tammlamalan ile ele alınarak ayrımcılık yapıldığı, diğer taraftan her iki taraf arasında kurulması planlanan, düşlenen ve gerçekleştirilebileceği vaat edilen "ortaklık"tan söz edilmesinin "etnik bölünmeyi" kabullenmek demek olduğu,
    Bu tuzağı kuran siyasi partinin Güneydoğu bölgesinde PKK-HADEP-DEP tarafından sırtı sıvazlanarak destekleneceği, ayrıca dış ülkelerin istihbarat örgütleri ve siyasetçilerinin de destekleyeceği, çünkü Türkiye Cumhuriyeti topraklan içinde yeşerecek "etnik bölünmenin" öteden beri arzulanan bir oyun olduğu belirtilmiştir.
    REAKSİYON    ETNİK/FUNDAMENTALİST/BÖLÜCÜ/YIKICI
    UNSURLAR ANALİZ VE TASFİYE PROJESİ İSİMLİ DOKÜMAN
    Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.Dokümanm kapak kısmında "REAKSİYON" "ETNİK/ FUNDAMENTALİST/ BÖLÜCÜ/ YIKICI UNSURLAR ANALİZ VE TASFİYE PROJESİ" "İSTANBUL/KASIM 1999" yazmaktadır. 35 sayfadan oluşmaktadır.
    DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON" dokümanının l/a "AMAÇ" başlığı altında; Emperyalist sisteme dayalı bölücü/yıkıcı/çok uluslu/çok emelli sinsi faaliyetlerin Arnavutluk'un çözülmesine, İran'da şah rejiminin yıkılmasına ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinhvdağılmasma yol açtığı, 20. yüzyılın son yılında bölücü/yıkıcı faaliyetlerin çok tehlikeli tırmanışa .geçtiği, kaynağının dış ülke
     
    istihbarat örgütlerinden alan ve ülke içinde konuşlandırılan bu güç odaklarının yerli işbirlikçi uzantılarının devletin her kademesine sızarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girebildiği ve hatta siyasi platformda iktidar dönemleri yaşadıkları, bunun için ERGENEKON'un Türkiye Cumhuriyeti için her zaman olduğundan çok daha fazla yaşamsal önem ifade ettiği belirtilmiştir.
    "REAKSİYON" dokümanının "ANALİZ AMACI" bölümüne bakıldığında;
    "Reaksiyon adlı bu analiz/projenin amacı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'un milli mücadele girişimlerinden günümüze Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tehdit etmekte olan etnik, fundamentalist, bölücü ve yıkıcı unsurların kaynak ve hedeflerini belirlemesiyle tasfiye edilmesine katkıda bulunabilmektir." yazdığı görülmektedir.
    "REAKSİYON" İSİMLİ DOKÜMANIN DEVAM EDEN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
    "İSTİHBARAT VE ANALİZİN ÖNEMİ" başlığı altında;
    "...Devletin her kurumunda olduğu gibi istihbarat kurumlarında da siyasi görüşler ve kişisel çıkarlar doğrultusunda analiz raporları üretilerek ülkeye yararlı olma amaç ve prensipleri hiçe sayılmıştır. Bu yol ve alışkanlıkla ülke içinde birilerinin çıkarlanna ters düştüğünden "istemediği" gizli ve sinsi tasfiyeler gerçekleştirilmiştir. Sanal düşmanlar ve cepheler yaratılarak bu düşmanlara karşı ekipler halinde naylon basanlar elde edilme yöntemiyle akıl almaz çıkarlar elde edilmiştir..."
    "Öte yandan ülke içindeki yabancı istihbarat örgütlerinin faaliyetlerinden aynı istihbarat kadrolannın hiçbir bilgisi yoktur. Dış ülkelerin istihbarat elemanlan kendilerine rahatlıkla yerli işbirlikçiler bulabilmektedir..."
    "...Yine aynı resmi istihbarat kadrolan, sözde devlet içine sızmış ve devleti ele geçirmeyi başarmış "çeteler" hakkında kendi aralannda dahi traji/komik gelişmeler sergileyip devletin resmi birimlerinin raporlannda yer almışlar, Devlet Güvenlik Mahkemelerindeki "sanık" ve "tanık" sandalyelerine oturarak kamuoyu ve tarihe malolmuşlardır..."
    "Ülke dışından ulusal varlığı dinamitleme girişim ve faaliyetleri hakkında, gereken çok önemli istihbarat verileri MİT'e akmamış olmalıdır ki; bugün Türkiye Cumhuriyeti ekonomik bağımsızlığını yitirebilmiş, siyasal bağımsızlığı tartışılır duruma düşmüş, ülke topraklannm bir bölümü kopartılma aşamasına gelinmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurlann militanlan milletin vekili olarak girebilmiştir."
    "Emparyalizm 3 bin yıl olan 21.yüzyılda "Yeni Dünya Düzeni" ile "Yeni Dünya Hükümeti" projesini uygulamaya koymaktadır ki, bu uygulama "Ulus Devlet" modelini ortadan kaldmp her birini birer eyalete dönüştürmeye amaçlamaktadır. Uluslan ve ülkeleri köleleştirmeye yönelik böylesine güçlü bir organizasyon karşısında "Milli Mücadele" ile elde edilebilmiş ulusal haklann korunması, MİT gibi işlevini ve anlamını çoktan yitirmiş bir kuruluşa teslim edilemez..." yazdığı görülmüştür.
    Dokümanın içeriğinde aynca etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurlann yakın tarihinden bahsedildiği ve bu çerçevede tarihten örnekler verildiği görülmüştür.
    "TÜRKİYE İÇİNDE BULUNDUĞU KOŞULLARA NASIL ULAŞTI" başlığı altında ise;
    "...Türk ulusunun karanlıkta kalmış olması ve çağını kavrayamaması, siyasal otorite ve teorisyenleri durumunda olan bürokrat kesimin uygulamalanndan ve MİT raporlanndan kaynaklanmaktadır." yazdığı görülmüştür.
    "MİLLİYETÇİLİK" başlığı altında ise;
    "...Türk/Kürt kardeşliğinin zedelenmesi, birbirlerinden kopma noktasına gelmesi, bölücü/yıkıcı ve silahlı gruplann eyleme geçmeleri, konunun uluslar arası platforma taşınması gibi aksiyonlar karşısında MİT reaksiyon yerine, sonuç^-olarak ülke coğrafyasının bölünme
     
     
    noktasına ulaşmasına neden olan "Kontrol Altına Alma" girişimlerine yönelmiştir." yazdığı görülmüştür.
    "LAİKLİK" başlığı altında;
    Gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle laiklik prensibinin ağır biçimde yara aldığı, yasalara aykırı olduğu halde dergahlar, cemaatler ve tarikatların oluşturulduğu, bu yollarla ekonomi ve siyasetin ele geçirildiği, devlet kurumlan içerisinde örgütlenildiği, tüm bunlar olurken MİT'in hiçbir şey yapmadığı, köşe başlarındaki simit satıcılarım ve öğrencileri fişlediği belirtilmiştir.
    Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri ile mensuplarının bile haklı/haksız, gerekli/gereksiz eleştirilebildiği bir Türkiye'de MİT'in eleştirilmesinin söz konusu bile olmadığı belirtilmiştir.
    "GÜNÜMÜZ TÜRKİYE'Sİ" başlığı altında;
    Ülkemizde seçimlerle çeşitli baskı gruplarının oluşturulduğu ve bu baskı grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisine yön verildiği, Türkiye'de fundamentalizmin hükümet olabildiği, ayrıca etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurların örgütlenmesine sivil toplum örgütlenmesi adının verildiği belirtilmiştir.
    "MEDYA" başlığı altında;
    Günümüzde çıkar gruplarının yıldızlarını parlattığı, memur gazetecilerin hangi amaca hizmet ettiklerini kendilerinin dahi bilmediği, ülke çıkarlarına aykırı söylev yayın ve programlar ile kamuoyu oluşturmayı amaçladıklan, aksi doğrultuda gazetecilerin ise medya dünyasından tasfiye edildiği, dış güç odaklannm Türkiye'de her alanda böylesine organize olabilirken MİT'in bu alanlardaki gelişmelerden habersiz kalmayı yeğlediği, bunun yanı sıra medya dünyasından kullanmayı uygun bulduğu kişileri seçerek içindeki hakim gruplann çıkarlanna uygun dosyalar hazırlayıp yayınlatarak kamuoyunun yönlendirdiği belirtilmiştir.
    Aynca MİT'in bu yönteminin tüm dünya tarafından bilindiği, bu nedenle memur Türk medya mensuplannm yaymlannm ciddiye alınmadığı, Türk gazeteci ve televizyonculann MİT mensubu olarak değerlendirildiği belirtilmiştir.
    Aynca Türk medya mensuplanna "Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü" tarafından verilen "Basın Kartı"nm ise dünyanın gözünde hiçbir itiban olmayan, gerçekten komik bir kimlik durumunda olduğu belirtilmiştir.
    "SİYASİ PARTİLER" başlığı altında;
    Siyasi partilerin programlannm sorunlan ortadan kaldırmaya yönelik olmaktan daha çok, sorunlardan yararlanılarak "rant" elde edilmesi amacı taşıdığı, düzeni korumaktan yana olan siyasi partilerin dejenere olan politik yapıyı nasıl reorganize edebileceklerini açıklamadıklan, düzeni değiştirmek isteyen siyasi partilerin ise, Türkiye'nin nasıl bir duruma düşeceğini hesaplamadıktan,
    Türk siyasal yaşamında etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı gruplar tarafından organize edilen siyasi partiler oluşturulabildiği ve bu partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmelerinin sağlandığı,
    Hangi görüşü savunurlarsa savunsunlar siyasi liderlerin eğitimlerini ülke içindeki dış ülke okullannda ya da dış ülkelerde emperyalizmin güç odaklannm sağladığı burslarla tamamlamış olduklan belirtilmiştir.
    "EĞİTİM" başlığı altında;
    Türkiye'de eğitimin fundamentalist gruplann legal kurumlan olan bazı vakıflann kontrol ve denetimine geçtiği, bu çalışmalann uygulamaya konduğu dönemlerde, istihbarat organı MİT tarafından fark edilmemiş olmasının düşündürücü olduğu belirtilmiştir.
    "AKADEMİSYEN KADROLAR" başlığı altında;
    Akademisyen kadrolann Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk ulusuna ihanet ettiklerini, Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 de vefat etmesinin ardından halkın zulüm koşullan içine itildiği, bu durum karşısında akadeps^ŞIrtSdroJann ulusun sesine kulak vermediği, bugün toplumun bireylerinin devletin gücüne inanmadiklannı, bu durumunda tek
     
    sorumlusunun kendilerini satılığa çıkartabilen vitrinlerdeki akademisyen kadroların olduğu belirtilmiştir.
    Dokümanın 5. Bölümünde "ÇÖZÜM" başlığı altında;
    1924 Anayasasının değiştirilmesiyle başlayan süreçte Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerin uygun zemin bulmalarına kapı açıldığı, 1924 Anayasası yeniden yürürlüğü konmadıkça Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel sorunlardan kurtulamayacağı,
    Etnik bölücü unsur olarak Türkiye'nin önündeki en büyük sorunlardan birisinin Kürt sorunu olduğu, Türkiye'nin mevcut siyasal otorite ile bu sorunun üstesinden gelebilmesinin mümkün olmadığı, milli mücadele yıllarında Türk/Kürt kardeşliğini en iyi silahlı kuvvetlerin düzenlediği, bugün içinde şartların bunu gerektirdiği, askeri müdahalelerin demokrasinin askıya alınması olarak savunulabileceğini fakat her ülkenin silahlı gücünün varlık nedeninin ülke bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak olduğu belirtilmiştir.
    Yazının sonunda "Saygılarımla Strateji Grubu" yazdığı fakat "Strateji Grubu" yazısının üzerinin karalandığı görülmüştür.
    Şüpheli Tuğrul DERME den elde edilen doküman,
    Bu şüphelinin bilgisayarında yapılan incelemede
    "GTA Sitesi" isimli klasör içerisinde, "GTA Slayt -Gizli-" isimli Powerpoint dosyası içerisinde GYP KANUNU, GTA HAREKET, HATİA, K.S.K, Ü.Y.E.B isimli gizli yapılanmalardan bahsedildiği, bu yapılanmaların nasıl faaliyet yürüteceği ve nasıl sonuç alınacağı hakkında (38) otuz sekiz sayfadan oluşan, sonunda GTA (Genç Türk Atılım) YEMİN VE SLOGANI' nın yazılı olduğu ve "BU SUNU GİZLİDİR. Hazırlayan : Tuğrul DERME" şeklinde sona eren bir sunu olduğu, aynı klasör içerisinde (12) on iki adet html dosyası olduğu ve bu dosyalar internet ortamında açıldığında "gtafiles.sitemynet.com" isimli adrese bağlandığı ve bu adres içerisinde de Powerpoint sunumundaki aynı konuların geçtiği,
    "GTA, Genç Türk Atılım dır. GTA hiç bir görüşe inanmaz GTA ne olursa olsun hangi düşünceden olursa olsun her Türk gencini görüşleri yüzünden birbiri ile kavga etmek yerine bir birlik içine sokmak için kurulmuştur. Unutmayalim ki Türk'ün üstün özelliklerinden birisi hoşgörüsü ve bir birlik içinde kalabilmesidir. Nitekim ulu önder M.Kemal milyonlarca Türk'ü acımasızca katleden Yunanlı'nm bayrağına basmayarak en büyük büyüklük örneğini göstermiştir. Buradada Türkün üstün bir özelliğini adeta dünyaya duyurmuştur. Türk birbiri ile kavga etmez hoşgörülüdür vatanı tehlikede olmadığı sürece şiddet kullanmaz. İşte bu Türk hoşgörüsüdür. Herşeyden önce hepimizin yaptığı yanlış şey bir takım dolduruşlar ile kavga ederek bişeyler yapabilceğimizi sanmak. Ne olursan ol önemli olan Türk olman ama kavga kaba kuvvet Türk'e yakışmaz Türk hoşgörülüdür saygılıdır vatanına saldın olmadığı sürece düşmanlar dışında hiç bir şeye şiddet kullanmaz. GTA herşeyden önce üyelerine şu çağrıyı yapar ne olursan ol Türksen gel der.
    Bu ülkeyi seviyorsan islamcı, milliyetçi, ülkücü, kemalist, modern, sağcı, solcu ne olduğun GTA'yı ilgilendirmez çünki GTA tüm bu düşünce tarzlarının ortak noktaya ülkeyi bataktan kurtarmaya ve ilerletmeye amaçlı olduğunu bilir bu yüzden bu düşünce tarzlarının hepsini karıştırarak ortak bir birlik doğurmuştur bu yüzdende şu anda emperyalist güçlerin en korktuğu Türk genç atılımıdır.GTA sana sesleniyor sana diyorki ne olursan ol eğer ülkeni seviyorsan en azından şu ülkeyi bu bataktan çıkartana kadar herşeyi bir kenara atarak GTA'ya katıl onlarda görsünler aslında Türk'ün eskisi kadar birlik olabilidğini ve kutuplaştırma planlarının boşa çıkacağını.Unutmayalımki bazen gerçek göründüğü gibi değildir.İnanmakta olduğunuz ülkü aslında dış kuvvetlerin bir maşası olabilir bunu o ülküler için savaştığını sanıp hapishanelerde daha önce çürüyen insanlar vermiştir.Ama bu ülküler uğruna gençlerimizi veba eden dış destekli maşalar bugün yine aynı senaj^oyu bu sefer daha ciddi şekilde uygulamaktadır.Ancak bugün farklı olarak psiko şjia^îar tfehi, çok artmıştır özellikle dış
     
     
    destekli basın bunu düzenli şekilde sürdürmektedir. Türk gençliği ya koyunlaştmlmış yada
    psiko/propagandalara yenik düşmüş ve çürüyüp gitmiştir.Artık uyanma zamanıdır     diye
    devam eden yazıların bulunduğu tespit edilmiştir.
     

     

     

  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    baron_27
    baron_27's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Ağustos/2005
    Erkek
    SyspioniC bunu yazdı:
    -----------------------------
    iddianameyi okuyan tahribat.com a bakıcak sarınım bu ara hitler tavan yapar :)
    -----------------------------
    ama sitenin kapatıldığını görecekler.

    ///______________
Toplam Hit: 31819 Toplam Mesaj: 107