Bilene Beleş Hosting Veriyorum Tıqla.
-
renkler uzun zamandır var haliyle kahverengi de aslında kahveden önce vardı.. Renk ismini kahve den diil kahve ismini renkten aldı yani ne dir bu :) baktılar kahve kahverengi..benzediği için kahve ismini verdiler die düşünüyorum :) Türkler buldu kelimesinden kastım ilk kahveyi Türkler buldu diosan ı ıh sanmıyrm ben brezilya die biliom :P
-
bölgeden bölgeye şive isim farkı olabilir tabi. orta asya da eski türkler kongur derlerdi diye biliyom. ancak anadoluda dogu kısmındada zer dediklerinide duymuştum.
-
kahve Turkiye ye Turkceden once gelmistir, o yuzden kahve oldugu icin o renge kahverengi denilmistir
-
swool hocam konur'u sonradan bulmuştum ondan edit :D
yaw bide diyosunuz ki kahverengi zaten vardı sonradan kahve bulununca ona kahve dendi :D la öle saçma şeymi olur bi düşünün a.q.
-
Renk ve kahve konusunda ilginç bilgiler edindim. Dilimizin inanılmaz zengin bir sözcük dağarcığı olduğu, ama ne yazık ki yazarlar da dahil olmak üzere bir bellek tembelliği içinde hepimizin az sözcükle konuşup yazmayı hüner saymamız.
Bunu, dilimizdeki renk isimlerinin zenginliğiyle bir kez daha anladım
İşte dilimizdeki renk adları:
"Al, altın sarısı, aşı, ateşi, baruti, beyaz, boz, camgöbeği, çividi, devetüyü, ebruli, eflatun, erguvan, fıstıki, firuze, fulya sarısı, gülkurusu, gül pembesi, gümüşü, hacı yeşili, hâki, kavuniçi, kestane, kızıl, kimyoni, kiraz, kuzguni, küf yeşili, kül rengi, leylak, limonküfü, narçiçeği, nefti, patlıcani, saman sarısı, şarabi, tarçıni, tirşe, yakut, yavruağzı, zeytin yeşili, zifiri, zümrüdi, bakla çiçeği, balköpüğü, güvercin boynu, güvencin göğsü, kazayağı, kazboku, kızılşap, ördekbaşı, ördek gagası, tavşanağzı, tavşan kanı, turna gözü, vapurdumanı, vişneçürüğü vs..." Sanırım daha pek çok yöresel sözcük de vardır.
Biliyorsunuz, kahvenin bulunuşuyla ilgili pek çok öykü anlatılır. Ama en bilineni 3. yüzyılda gördükleri eziyet yüzünden ülkelerinden kaçıp Habeşistan’ın Kaffa şehrine yerleşen rahiplerin anlattığıdır: Hayvancılıkla geçinen bu rahipler, bir gece hayvanlarının uyumadıklarını, garip bir şekilde hoplayıp zıpladıklarını görürler. Ertesi gün hayvanları izleyen rahipler, hayvanların garip bir bitkiyi yedikten sonra bu hale geldiğini keşfederler. Kendileri de bitkinin meyvelerinden biraz tadarlar. Tabii gece olunca rahiplerin gözüne de uyku girmez. Ama buna karşın, kendilerini çok dinç hissederler ve böylece insanoğlunun kahve tutkusu başlar.
Kahvenin vatanı olarak kabul edilen Kaffa bölgesi, kahveye de böylece kendi adını veriyor.
Tarihi kaynaklarda 15. yüzyılda Mekke’ye giden hacıların, uzun yolculukları sonunda dinlenmek için kahve içtiklerini yazıyor. Kahve bize Araplar aracılığıyla geçmiştir. Önce İstanbul’a, sonra da bütün ülkeye yayılmıştır. Kahveyi Avrupa’ya Osmanlı elçileri götürmüşlerdir. 28 Mehmet Çelebi’nin, 1719’da Fransız elçisi olduğu dönemde kahve içtiğini gören Fransızlar da ona özenip kahve içmeye başlıyorlar. Yani kahveyi Fransa’ya biz götürüyoruz.
Şimdi gelelim işin ilginç yanına... Kahverengi=Kavrulmuş kahvenin rengi. Yani daha açık bir deyişle kahve-renkli, kahvenin renginde renk anlamı taşıyor. Ama bizim aradığımız kaynaklarda kahverenginin yerine; insanların saç rengi, koyu kestane, çürümüş yaprak rengi, toprak rengi gibi sözcükler söyleniyor.
Etimoloji sözlüklerinde bile Türklerin kahverengiye kahveyle tanışmadan önce ne dediklerinin yanıtı yok.
Bir de, kahverenginin İngilizce "brown" olarak söylendiğini ve tonlarının da "light brown", "dark brown" gibi pek çok isim aldığını; açık koyu, daha koyu, daha açık biçiminde anlatıldığını ama kahvenin rengindeki bir rengi anlatmak için onların da "coffee coloured"; Fransızların ise "De coulur cafe" dediklerini ufak bir araştırma sonucunda bulabiliriz.. :D
.
Ayrıca, ana renklerin dışında tüm tonlar Türkçede de nesnelerle anlatıldığı için tek bir kahverengi sözcüğü kullanılmadığını; esmer insan, kara ekmek, çavdar ekmeği için de "brown" sözcüğünü kullanıyorlarmış.
Bizdeki renk sözcüğü zenginliği nedeniyle de kahverengi gibi tekile indirilmiş bir sözcük değildir...
uzun lafın kısası googlede areastıran tum arkadaşlarda tamo olarak bunun cavbının olmaıdıgnı bilir.. :D yani tek açıklaması bu...boşuna aramayın derim... :). -
ilk yazan spool olmuş pm salla hacı açalım hostu
Problem :
bir ana çocuğundan tam 21 yaş büyük 6 yıl sonra çocuğun yaşı anasının yaşının 1 / 5 i kadar olacak.Soru : Çocuğun Babası nerdedir ?
çözümü ile beraber istiyorum sallamasyon cevap vermeyin ispat edin :D
kaldı 2 host.
-
BuZuL bunu yazdı:
-----------------------------ilk yazan spool olmuş pm salla hacı açalım hostu
Problem :
bir ana çocuğundan tam 21 yaş büyük 6 yıl sonra çocuğun yaşı anasının yaşının 1 / 5 i kadar olacak.Soru : Çocuğun Babası nerdedir ?
çözümü ile beraber istiyorum sallamasyon cevap vermeyin ispat edin :D
kaldı 2 host.
-----------------------------çüüüşş bende mal gibi aldım elime kağıdı çözmeye başladım dumur oldum amk :S şu an elimde kağıt çocuğa x dedim anası x+21 sora +6 filan yatım bi satır aşağıyı okuyunca kitlendim :S
bi hos tiçin bukadar ezildiğimi hiç hatırlamıyorum alacağın olsun :|
-
koca kadınla aynı yataktadır birastan çözümünü vercem bekle
Edit :
Çocuk bugün X yaşındadır
ve annesi de bugün Y yaşındadır.
Problemin verilerine göre anne bugün çocuğundan 21 yaş büyüktür.
Demek ki:
X + 21 = Y
Ayrıca 6 yıl sonra annenin yaşının çocuğun yaşının 5 katı olacağını biliyoruz.
Bu durumda aşağıdaki ikinci denklem kurulabilir:
5 * (X + 6) = Y + 6
İki bilinmeyenli iki denklem vardır.
Yerleştirme metodunu kullanarak Y nin yerine (X + 21) yerleştirerek çözüme başlarız :
5 (X + 6) = X + 21 + 6
5X + 30 = X + 27
5X - X = 27 - 30
4X = -3
X = -3/4
Çocuk bugün -3/4 yaşındadır.
Bu -9 aya karşılık gelmektedir.
-
fox host köpeen olsun olm :D
-
under_king bunu yazdı:
-----------------------------
koca kadınla aynı yataktadır birastan çözümünü vercem bekle
-----------------------------
matematiksel çözümünü yolla gelsin :d