Unutuyorum...
-
bakıyorumda "güneşim" senle 3. sayfayı bulmuşuz...sence de az değil mi?...
yok yok merak etme burada yazılanlar sadece sana olan özlemim ve nefretimi anlatıyor,
yoksa bu bilgisayarın hafızası dayanmaz tümüne...ben ne kadar herşeyi en incesine kadar hatırlayabilsem de...
--------------
bunu da burada kesiyorum; sanki devam edemic...
-
son anda kaçırmak galiba hoşuma gidiyor...yalanların son anlarda birikip tıkanması...
hep sonunda yenilmiyor muyuz zaten...her oyunun en zor kısmı sonu değil midir; prensesi kurtamak,
canavarı öldürmek, aşkı bulmak...çoğu şeyi kasıp, baştan oynayıp sonunu getirebilsekte bazı oyunların
sadece bir sonu oluyor...başarısızlık beni pek etkilemezdi çocukluğumdan beri; çünkü o zamanlarda
herşeyin telafisi olduğuna inanmıştım...hep yeni başlangıçlarımın olduğunu zannederdim; ama tanrı nın bile
avatar şekline girip yaşamaktan korktuğu bazı duygular var...bunları o zamanlar bilmezdim, söylendiğinde ise
güler geçerdim; ve en tehlikelisi de "aşk"mış...ahh "güneşim" hala bana bir şeyler öğretiyorsun ama
yine tipik başak burcu erkeği; yine inatlaşıyorum ve anlamayacağım...
üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
hani mahkumlar yılmadan ellerini uzatırlar ya demir parmaklıklar arasından bir azimle;
bizim de ona benzer bir azmimiz vardı...her defasında yeterli bulmazdık birbirimizi ve kendimizi
birbirimize biraz daha uzatırdık...ta ki bir korku yaşanana kadar; biri gelip korkutana kadar...
Ahh "güneşim" şimdi de birbirimizden korkar olduk...sen anılarından, bense dikişlerimin
zayıflığından korkuyorum...hee evet "güneşim" yaralarımın dikişini hala alan olmadı; senden sonra
kimse olmadı, olamadı...Belli ki zamanla kendiliğinden eriyecekler; her şeyin ilacı zamanmış yaa...
ama en azından esnetebiliyorum az da olsa ruhumu...yeni hayallerde başkalarıyla gezintiye çıkartıyorum;
ama fazla ileriye gidemiyorum...senle gittiğimiz yerlerin özel kalmasını istiyorum...Gerçeği ne kadar yabancı da
tanıdıkta olsa oralar veya hiç hayallere dalmasamda en büyük yaramın olduğu yerin içinde bir şey
beni öldürecekmiş gibi titriyor; bana kan pompalıyor, belki de dikişleri zorluyor bilmiyorum ama sanırım bütün organlarım
şikayetçi bu yokluğundan...onlara da zaman bir şekilde sözünü geçirecektir eminim; aklıma geçirdiği gibi...
ve artık aklımda yer etti; üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
kasanın gürültüsünden kurtulmak için kapamaya karar verdim bilgisayarı ama tam o sıra
biri msn den senin adını fısıldadı bana...içimden keşke daha önce kapasaydım diye geçirdim...
işte şimdi burdayım yine "güneşim"...çok uzun zamandır yazmıyormuşum gibi; ama ayrılışımız daha dün
gibi...hani kışın yol ortasında kapriyle bir adam görüp gülümsersin ya, arkasından "deli" dersin hatta;
dün de ben ateşler içinde kapri ile geziyordum...ama sen görseydin "deli" demezdin eminim, belki gülümserdin
ama bir şey söylemezdin...aynı 2 gün önce ki karşılaşmamız gibi; sadece bakardın o "deli" gözlerinle...
ben zaten ordan çıkarırdım çoğu zaman anlamları...ahh "güneşim" çok yorgunum, uykum var ve yarına erken uyanmam
gerekecek; ama uykuya dalarımda kabuslarınla uyanırım diye korkuyorum...şimdi sende yatmak için hazırlanıyorsundur
zaten; rüyanda beni gör "güneşim"...gecenin bir yarısı uyan telefona sarıl; sonrası malum ben bekliyor olacağım...
ama tepkimi bilemeyeceğim; çünkü: üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
hani ellerinle kafanı iki yanından tutar da mırıldanırsın ya kendi kendine...yeminler edersin hani...
uzaktakine değil, sonsuzluğa uzanırsın hayallerinde; işte şimdi seni o kadar uzak ve imkansız görüyorum...
Ahh "güneşim" sonsuzluktan gelen ışığın azalıyor mu ne?...yoksa gözlerim mi alıştı artık?...
Aslında ikisi de olmadı; sadece ben arkamı döndüm ışığına...bakmamaya çalışıyorum...
çünkü geriye baktığım gibi sonsuzluğa doğru koşmaya başlayacağımı biliyorum;
yol boyunca soyunacağımı, ışığını kaburgalarıma dahi işleyeceğimi....hepsini tahmin edebiliyorum....
ve sonunda ki o boş uğraşımdan arda kalan yorgunluğumu da...ahh "güneşim" senle ilgili ne yapsam yorulmak
zorunda mı kalmalıyım...neyse "güneşim" tahmin ettiğin gibi bunları yazarken yoruldum; şimdi bitirmeliyim...
hee boşuna merak etme hemen söyleyeyim ben buradan; arkama dönmeyeceğim...
çünkü: üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
sağır oluyorum biliomusun senden başkasını duymamak için kulağımda sadece senin sesin kalsın die
unutmaya çalışıyorum unutamıyorum biliyorum unutamayacağımı sadece istiyorum işte
arar acele cümleler kuruyorum artık ne söylediğim pek anlaşılmasın die ve düşünüyorum yine herzamanki gibi SENİ
her an aklımdasın hiç çıkmadın ki her şey seni hatırlatıyo herşey
ağlıyorum yine hıçkırarak ağlamama rağmen kahkahalar atıyorum arası sıra komik durumuma
belki biraz gururlu olmalıyım belki susmalıyım belki istemediğini yapıp seni unutmalıyım
ne dersin belki sen düşünmelisin beni...
bırak gitsin giden ve giderken yıkılsın her şey
ama sen olduğun gibi kal kalbimde...
-
eksiklerimin listesini çıkartmamı istedi bugün annem benden...aklıma ilk "gelen" din...önümdeki kağıda
direk karaladım ismini; hatta "güneşim" diye yazdım...bir kere sağa bir kere sola yazdım...çünkü seni
iki kere ve iki farklı şekilde tanımıştım...kalem ortada kaldı...elim ikisinden birini seçmekte kararsızdı...
hiç bir zaman zaten orta noktasını bulamamıştık senle...Ahh "güneşim" dudaklarımız bile çapraz değerdi;
yoktu bunun düzü, yoktu bir ortası...ve şimdi görüyordum aptal bir kağıda yazılmış iki isminde bile
kararsızlık yaşıyordum...ama kağıdı isimler üst üste gelecek şekilde katlamak ve çöpe atmak
yine de benim için tatmin edici...ve şimdi seni ruhumdan söküp, atmayı deniyorum...
günah çıkartırcasına, cin çıkartırcasına ayrılmanı istiyorum bedenimden...
üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
hiç beğenmedim bu ne yaa :S
-
gözyaşlarına dayanamadığımı bilirsin...Hele ki ağlayan bir bayansa...Dün oturdum düşündüm;
acaba küçük bir su damlasına o kadar acıyı sığdırıp akıtmak mümkün mü diye...Akan su damlalarının
yanaklarımdan süzülüşü bir masaj mahiyetinde beni sakinleştirir, rahatlatır mı?...kızarmış gözler suratıma bir parça
renk katar mı?...Saçma buldum...özellikle senin gözlerinin maviliğini, orjinalliğini bozduğu için ayrı bir saçma, sinirli
ve saçma buldum...Ve hala ağlayamamışlığımı haklı buluyorum...Ahh "güneşim" hatırlar mısın; bir konsere herkes
giderken biz gidememiştik ve dediğimiz şey "zaten çok aptal bir grup; boşver para kaybı olurdu gitseydik"...
şimdi o anı sanki tekrar yaşıyorum; bu aptal ve saçma bulduğum gözyaşlarını dökmek istiyorum...
hiç inanmazdım bu küçük damlaların bu kadar acıyı kapsayabileceğini...bu kadar ağır olabileceklerini...
içime hapsetmemden dolayı başımı kaldıramaz oldum; ve bir daha gözlerine bakamayacağımdan korkuyorum...
yine bu ağırlıktan dolayı dizlerimin üstüne düşmekten korkuyorum...dizlerimin üstünde, boynum eğik; istediğin bu mu bilmiyorum ama
sana yenilmemek için bu ağırlığı içimden boşaltıyorum, her damlasında hafifliyorum;
üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
hiç kurgulamadan açtım burayı; sadece bir şeyler yazmak için...
"unutmak" veya "unutamamak"la ilgili değil sadece içimde olan tarif edemeyeceğim duygudan uzaklaşmak için yazacağım...
Artık saat 4 lere kadar uyanık kalıyorum ve bugünde uyuyamayacağım; sıkılıyorum ama beklerken...ne yapabilirim; düşünüyorum...
"sen" geliyorsun aklıma...
bak yine sana geldi muhabbet; yazdığım yerin etkisi mi var acaba; yoksa bünyem mi alıştı da yazacaklarıma ilham ı
senden mi alıyorum..konu "unutmak" veya "unutamamak" mı tam olarak bende bilmiyorum ama özlediğim kesin...
özlemim unutamadığımdan mı peki; onu da zannetmiyorum...sayende saçmalıyorum "güneşim" ve yine sayende beni
herkes saçmalayan biri olarak hatırlayacak...Arasam açar mısın?...üff...
her geçen gün benden biraz daha uzaklaşıyordun, aramızdaki bağ iyice geriliyordu; ama sanki dün
"kopan bağların sesini duydum"...veya hissettim...ama sanırım dün senin için tamamen öldüm bunu farkettim...
hala mı saçmalıyorum dersin "güneşim"...bu karda kışta sana hala "güneşim" demem bile benim için ne kadar
ümit veren, değerli biri olduğunun ispatıdır da peki ya bu sayfalar...bu kadar "unutuyorum..." içerikli mesajlar...
anlatmak istediğim çok şey var ama onları böyle baştan savma, düzensiz değil; toparlayarak yazmak istiyorum...
ve hepsine karşılık; üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
eski bir sesle irkildim; ve şimdi buradayım, yazıyorum...
"cry with my in this gloomy silence" diye girdi o ses...hatırlar mısın "güneşim" çok eskiden beri bıkmadığım tek
şarkı diye dinletmiştim sana bunu...evet; hala da bıkmamışım...sonuçta insan eskilerinden kolay kolay bıkmaz,
kolay kolay unutmaz ilklerini...nasıl ilk doğduğun anda iç güdüsel olarak annenin göğüslerine süt emmek için uzanırsın ya,
bende eski anılarıma uzanmaya çalışırken iç güdüsel olarak seni hatırlıyorum...keşke "aç" olsamda süt veya envai türü şeylere
uzansam diyorum ama; açlığımın acısını hissetmiyorum...karambole yiyorum yemeklerimi, karambole düşünüyorum...
aynen balık gibi; nasıl bir akvaryum içinde dönüp geri gelebiliyorsa bende aynı düşünceler içinde gezinip duruyorum...
sadece hafızam bir balığa göre fazla kuvvetli o kadar; en güzel özelliğini alamamışım lanet hayvanın...
ama senin de bir akvaryum içinde kaybolduğunu düşünüyorum "güneşim"...
büyük ihtimal aynı akvaryumdayız ama peşinden yüzmeyeceğim...çünkü;
üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."