Forum
Aktif konular
Üyeler
Kurallar
Arama
Kuranda Ki Çelişkili Sureler Kuranda Ki Çelişkili Sureler
-
arkadaşlar alibaba arkadaşımız iyi veya kötü maksat taşıyor olabilir. Fakat bu bize onu yargılama hakkını vermez. İslam her zaman klasik şekliyle dendiği gibi hoşgörü dinidir. Barışı, hakkı ve güzeli esas alır. Efendimize hiçmi kafir gelmememiştir? Her gelip soru soran kişi imanlımıydı acaba? Din konusunda insanlar eleştirilmez. Eğer bilginiz varsa paylaşınız. Çünkü aksi yorumlar sadece insanlarda tepki toplar ve uzaklaştırır. Efendimizi yücelten özelliklerden biriside her bakış açısına aynı özen ve aydınlatma gayretiyle yaklaşması ve tatlı dildir.
-
onalti bunu yazdı:
-----------------------------Otistiq
23 yaşında. üniversite öğrencisi. (hemde istanbul gibi bi yerde.) Bir zamanlar Osmanlı başkenti olan bir şehirde. Bu yaşında kadar din hakkında bişiler öğrenememiş bi arkadaşın bence forumlardan yardım istemesi insanın aklında şüphe uyandırıyor açıkcası.
Kanaatimce arkadaş merakından ve bilmediğinden sormuyor. Ortalığı bulandırmak istiyor. Şimdi ben bu arkadaşa öğretmeye kalksam sabaha kadar sürer onun soruları benim cevaplarım. Bir de bunu internet ortamında yaptığımızı düşün. sanırım günlerce sürer.
-----------------------------Ben bana düşen sorumluluğu yerine getiririm.. Gerisi ona kalmış. İster Yalancı olsun isterse dürüst ama Bana düşen sorumluluk vicdani ise onu yerine getirmekten'de çekinmem..
Kaldıki nekadar "Haşa" denilecek şeyler yazmışssa bile bu benim ona bakış acımı değiştirmez ben acaba neden böyle düşündü en azından yardımcı olaymda birdaha başka yerde aynı hatayı yapmasın.. Tabii ki herkesin fikrine saygım war...
-
kadın ları dövün ayeti rezillikten başka bişey değildir....
-
alibaba bunu yazdı:
-----------------------------@prometheus
hocam şimdi ilk olarak meallerin hangisine inanacağını diğer insanlar nereden bilecek. sen diyorsun diyanet ile diğer yazarların ve diğer dillerin çevirileri bile birbirini tutmuyor peki insan tam olarak dinini nasıl öğrenecek bu tartışmalı mealler ile ?
ben diye hitap edilen kısımla ilgili cia dan zaten aldığımı söylemiştim.
hocam şimdi diyorsun ki cana karşılık can. din alimleri değilmiydi bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir diyen. şimdi bu kadar büyük bir günahı işlemiş olan kişinin cezasının ölüm olması vahşi değilmidir? Allah ın verdiği canı Allah alır mantığı nerede kaldı kısas olarak adamı öldüreceksen ? burada açıkça bir vahşet yokmudur hocam ?
araf suresinde ise pek anlaşamadık.. şimdi melekler ademin önünde eğiliyorlar ancak şeytan geliyor melek olmakla kandırıyor bana biraz saçma geldi açıkçası yorumunda melek olmak günahsız olmak falan demişsin ancak şeytanda bir melek ve gayet günahkar. ki adem elmayı yediği anda Allah ın sözünü daha önceden duymuş zalimlerden olacaksın diye ona bildirilmiş adem buna rağmen nasıl günahsız olan melek olacağını düşünüyor? birde hocam şeytanda melektir ve melekler Allah ın emirlerine göre hareket ederler kendi iradelerine göre değil. bu durumda şeytan nasıl Allah a karşı geliyor?
-----------------------------sen diyosun ki adam öldürdün ama hapse girme sana yazık. buraya geliyor dediğin. hayır öyle değil diyosan vicdana sığan tek karşılık "haksız yere" adam öldüreni idam etmektir. sence değil mi? Ben farklı bile düşünsem ki düşünmüyorum, Allah adaletli bir kural vermiş. kimse diyemez ki kısasa kısas haksızlıktır.
Araf konusunda benim düşünceme takılmışsın, ben o kısımda bilgi sunmadım, yorum yaptım.
dediğim gibi şeytanla oturup konuşmuş da niye böyle dedin diye sormuş değilim. Ya da Adem'e "nasıl oldu da kandın buna" diye dorabilmiş değilim. Orada aktarılan bir konuşma var. sözü söyleyen de şeytan. şeytanın lafını doğrulamaya uğraşmak çok anlamsız. öyle kandırma yolunu bulmuş öyle söylemiş.
o da melekti nasıl günah işler konusu biraz gereksiz. şeytanın iradesinin olduğunu biliyoruz. hangi melekler iradeli hangisi iradesiz hangisi günah işler işleyemez bunlar benim hiç ilgilenmediğim konular. başka birine sormalısın.
burada melek ve şeytan hakkında ayrıntıları anlatan bi yerlere link de verebilirdim ama araştıran biri olarak senin de gugıla yazabileceğini biliyorum =)
anlaştık mı şu an? başka soruların varsa bildiğim kadarını anlatmaya, bilmediğimi de "burayı bilemiyorum bekle araştırayım veya başkasına sor" demeye hazırım.
Hatta sen daha soğru birşey söylersen "sen haklıymışsın, daha mantıklı birşey söyledin" demeye de hazırım.
-
hocam ben kendi düşüncelerimi mutlak kabul ederek gelin sizde gerçeği görün gibi bir tavırla hareket etmedim baştan beni yanlış anladınız ona göre yorum yaptınız.bulandırmakla suçladınız vs. sadece cevap istemiştim soru işaretlerim var giderebilirmisiniz demiştim ama esip gürlemeyi tercih ettiniz genel olarak.
şimdi cevaplarına gelince kısasa kısas bana göre halen haksızlıktır eğer haksız yere adam öldürende öldürülecekse burada bence adaletten söz edilemez. kişi bir hata yaptı diye pişman olamazmı? bu pişmanlığa dayanarak tövbe yoluna gidemezmi? ama bunlara fırsat vermeden kısasa kısas diyerek adamı öldürürsek bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir düşüncesi ile çok açıkça çelişkiye düşmezmiyiz. diyelim ki bu kuralı çok adaletli olarak kabul ettik peki burda kişinin velisinin affına neden izin veriliyor. şöyle ki öldüren kişi zengin bir kimse ise ve affedilmesi karşılığında büyük meblağ para verir ise burada adalet tamamen ortadan kalkmış olmazmı? insan Allahın verdiği canı maddi değer ile satın almış olmazmı? ki hepsini geçtim kişi zaten böyle büyük bir günahın cezasını öbür dünyada azap çekerek ödemeyecekmi bu dünyada neden canının alınması adalet olsun?
-
ek :
mealler konusunu atlamışım pardon,
şimdi bu çevirileri yapan insanlar sonuçta.
Kur'an da anlaşılması için gönderilen ancak kesinlikle basit olmayan bir kitap.
Elimizden geldiği kadar anlamaya, anlayamazsak din alimlerine sormaya çalışıcaz.
yine olmadı, tüm çabalarımıza rağman eğer tıkandığımız anlayamadığımız için bir din aliminin sözüyle hareket edersek o iş yanlış bile olsa onun sorumluluğu bizden kalkar. yanlış yorumla kötü birşeye sebep olan kişinin üzerine yük biner. ki mutlaka yapmamız gereken birşey varsa, çabalar ama anlayamazsak bir din alimine uymak zorunda kalırız.
mesela sigara mekruh olarak kabul edilir. eğer mekruh değil de haramsa yani yapılması günahsa biz de sigara haram değil diyen bir alime inanıp ona göre içiyosak günah artık bizim değil onu diyen adamındır. ama sen işine gelen adamın söylediğini seçip ona göre davranıyossan yine senindir günah.
meal konusu da kısaca bu şekilde.
-
alibaba bunu yazdı:
-----------------------------hocam ben kendi düşüncelerimi mutlak kabul ederek gelin sizde gerçeği görün gibi bir tavırla hareket etmedim baştan beni yanlış anladınız ona göre yorum yaptınız.bulandırmakla suçladınız vs. sadece cevap istemiştim soru işaretlerim var giderebilirmisiniz demiştim ama esip gürlemeyi tercih ettiniz genel olarak.
şimdi cevaplarına gelince kısasa kısas bana göre halen haksızlıktır eğer haksız yere adam öldürende öldürülecekse burada bence adaletten söz edilemez. kişi bir hata yaptı diye pişman olamazmı? bu pişmanlığa dayanarak tövbe yoluna gidemezmi? ama bunlara fırsat vermeden kısasa kısas diyerek adamı öldürürsek bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir düşüncesi ile çok açıkça çelişkiye düşmezmiyiz. diyelim ki bu kuralı çok adaletli olarak kabul ettik peki burda kişinin velisinin affına neden izin veriliyor. şöyle ki öldüren kişi zengin bir kimse ise ve affedilmesi karşılığında büyük meblağ para verir ise burada adalet tamamen ortadan kalkmış olmazmı? insan Allahın verdiği canı maddi değer ile satın almış olmazmı? ki hepsini geçtim kişi zaten böyle büyük bir günahın cezasını öbür dünyada azap çekerek ödemeyecekmi bu dünyada neden canının alınması adalet olsun?
-----------------------------sana göre haksızlık olabilir. demiştim, vahşet, iyi-kötü bunlar hep görecelidir.
velinin affına neden izin veriliyor belki parayla kurtulacak demişsin hemen sonra zaten ahirette çekecek demişsin bu da dengeyi sağlıyor diye düşünüyorum. üstelik senin farketmeden verdiğin bir cevap. kurallar tam uygulanabilse kesin adalet ve huzur mutlaka sağlanacaktır ama kuralı koyan Allah, uygulamayan veya eksik, yanlış uygulayan ise bizler. Neden insanlar böyle yapıyor sorusunun cevabı ise Kur'an değil, bizleriz. Kur'an en adaletli şekilde yaşamak için gerekli yasaları anlatır. ve hatta birçok yeri, ayrıntıları bize bırakır.
bütün insanları öldürmüş gibi olmak konusunda ısrar etmen de bence anlamsız. abdullah öcalan pişman olabilir, bu şehit ailelerinin acısını hafifletmez. yine de yapabiliyosa kalksın öldürdüğü vatan evlatlarının hesabını ailelerine vererek kendini affettirsin.
hangi katili sonradan pişman oldu diye affetmek vicdana adalete sığar hocam söyle de ben de anlayayım.
kaldı ki her cinayet için değil, haksız yere adam öldürme için geçerli bir kuraldır bu. bunun neresi adaletsizlik? Allah korusun senin ailenden birine zarar verse biri, sonra pişman olsa, bırakalım gitsin mi dersin?
benim dediğim kafana yatmıyo sanırım ama senin dediğin de benim kafama yatmıyo. çok da somut bir konu. soyut olsa dur biraz daha kafa yorayım dicem ama...
-
ne kadar garip değil mi
inanmayanların beklediği saygı?
inananların gösterdiği saygının yarısını göstermeyip, iki katı saygı beklemek..
din madde değildir, din fizik de değildir
inanan birine neden diye soramazsınız
insanların inançsız yaşayamayacağı da aşikârdır
bunun en basit kanıtı da hiçbirşeye inanmayanların da aslında hiçlik gibi bi olguya inanmalarıdır
en çaresiz anlarınızda da oturup maddeye mi bağlanacaksınız?
hiç mi sığınacak bir kapı aramayacaksınız?
yine mi oturup çelişkileri arayacaksınız?
olay genelde şöyle gelişir(tamamiyle genelden bahsedilir) :
efendim insanoğlunun belirli başlı uzuvlarından bi kısmı kalkmaya başlar
bunun akabinde kendisini bırakıp din-iman işleriyle uğraşmaya başlar
ona göre inanan herkes salak, belirsiz bir tutkuya bağlanmış obsesif insanlardır
lakin durum sonra değişir
bu insanın çaresiz kaldığı bi an gelir çatar
işte o an "Allah" der bu şahsiyetlerin büyük kısmı
"inşallah bir şey olmaz der"
eh en kötü ihtimalle kaybettiği en yakınının ardından
"Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun" der
neden?
çünkü çaresizdir, çünkü madde artık dolduramıyordur içindeki derin boşluğu
sahip olduğu her şey artık ona sahip olmaya başlamıştır
içindeki derin boşluğu bir şeye inanarak doldurma çabasına geçer
bu yüzden inancı sorgulamak insanlara saygısızlıktır
kendi inancını yüzyıllar boyu sorgulayabilirsin
lakin bir insan bir şeye inanmışsa "neden" suali başkasının haddine değildir
birin bir olmadığına inanmayan birine onun birliğini ispatlayamacağın gibi
ikinin bir olduğuna da inanmayan birine de aksini söyleyemezsin
adı üstende inanç
son olarak doğru buyurmuş büyüklerimiz:
Kur'an öyle bir kitapdır ki;
inananların imanını inanmayanların inkârını arttırır
-
Kuran-i kerimde veya Dinde çelişki arayanlara sorucam, Acaba siz neye inanıyorsunuz arkadaşlar?
İnandığınız veya düzelteyim sizi inanmamaya yönelten şey zaten en başından beri inanıyor, ama gel
görki o bile inanırken, siz feylosof ayaklarında dini araştırma değilde dini nasıl zedeleyebiliriz yoluna gidiyorsunuz, hiç bir çelişki yokken çelişki varmış gibi nasıl gösterebiliyorsunuz? Beyler din sizin oyuncağınız değil, siz değil aga babalarınız haşa dinin gerçekçiliğini
çürütemedi..gözlerimiz körmüş dediler görememişiz dediler, kimiler geldi kimler geçti şu dünyadan..
Sonuç: ? Milyarlar inanmaya devam eder, inanmayıpda kılıf uydurmak içinde
ben inanmıyorum ama benim şu sorgusuz sualsiz herşeye evet diyen koyun sürüsünden bi farkım olmalı ben zekiyim ben düşünürüm, ben şuyum ben buyum, ee arkadaş onca ayet yazmışsın Binlerce Hak dostu geldi geçti şu dünyadan,
Kurani kerimi ezbere bilenler geldi geçti, Sadece Kuran ilmi ile uğraşanlar geldiler geçtiler, hala devam ediyorlar,
Bir sen mu buldun Haşa çelişkiyi ?
Bilgisizliğini çelişki olarak nitelendirirsen her bilmeyen kurani kerimde çelişki bulmaya kalkar, 2 ayeti karşılaştırıp kendi kafasına göre ya burda bence şu sebepten dolayı çelişki var der, Ben senin inandığın şeyi sorgulamaktan kaçınıyorsan,
sende bizim inandığımız sana uzak bize yakın olan inançtan uzak durmalısınMüslüman kimse olarak yine yine yine tekrarlıyayım Müslüman kimse imanın 6 şartına kayıtsız şartsız katılan kimsedir
Herhangi bir şüphe imansızlığa götürür, Küçük gördüğünüz günahlardanda kaçınmamızı emretmiştir peygamber efendimiz,
çünkü küçük günahlar büyük günahları tetikler, Şüphe inkarcılığa götürür, İnkarcılığın sonuda ne fenadır -
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm’ı beğendim.” buyuruyor. (Mâide: 3)
Artık İslâm’dan sonra kıyamete kadar yeni bir din, yeni bir peygamber gelmeyecektir.
Bir Âyet-i kerime’de ise şöyle buyuruluyor:
“Allah katında din İslâm’dır.” (Âl-i İmran: 19)
Çağlar boyunca insanlığın maddî mânevî bütün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir özelliğe sahiptir.
İslâm dururken eski dinlere uymak, gündüz gökte yıldız aramak gibidir.“Kendilerine kitap verdiklerimiz (Peygamber’i), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlara gelince, onlar iman etmezler.” (En’am: 20)
“Müjdelenen peygamber onlara delillerle mucizelerle gelince ‘Bu apaçık bir sihirdir.’ dediler.” (Saf: 6)
“Ey ehl-i kitap! Niçin hakkı bâtıla karıştırıyor ve bile bile hakkı gizliyorsunuz?” (Âl-i imrân: 71)
Fakat hidayete ermediklerinden ötürü küfürlerinde inat ediyorlar.
“Allah kime nur vermemişse onun nuru yoktur.” (Nûr: 40)Bunların cezası nedir?
Hiç kimsenin görmediği azabı bunlar görecek. Zira hakikati göstermemeye çalıştıklarından, dalâleti hak yerine kabul etmek istediklerinden, ilâhi hükümleri inkâr etmekten azapları şöyledir:
Cehennemin ortasına çekilecekler ve cehennemin ortasında iken başlarına kaynar su dökülecek. O kaynar suyun düştüğü her yer eriyecek.
“Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün! Tat bakalım! Hani sen kendince çok üstün, çok şerefli bir kimse idin. Bu, işte o şüphe edip durduğun şeydir.” (Duhân: 47-50)
Ve onlara denilecek ki; “Hani sen milletin yanında şöhretli idin? Fakat yaratıcı olan Allah-u Teâlâ’ya karşı nankördün.”
“İnsan bizim kendisini nutfeden (kerih bir sudan) yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir.” (Yâsin: 77)“Ey iman edenler! Siz kendi nefislerinizi ıslah etmeye bakın. Siz doğru yolda bulundukça yoldan sapanların size zararı olmaz. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman yaptıklarınızı size haber verecektir.” (Mâide: 105)
Kısayol
Şikayet
Özel Mesaj
Alıntı yap
Cevapla